(ANKARA) - CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, 14 Mayıs Çiftçiler Günü'nde çiftçilerin sorunlarını gündeme getirdiği yazılı açıklamasında, "Çiftçi, alın terinin karşılığını alamıyor, onurlu bir yaşam süremiyor. İktidarın yanlış tarım politikalarının yanı sıra son dönemde yaşanan don ve kuraklık nedeniyle çiftçi büyük bir enkazın altında" ifadelerini kullandı.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. AK Parti'nin kırsal bölgelerdeki politikalarının yıkıma yol açtığı belirten Sarıbal, "Çiftçi sayısı günümüzde 2,2 milyona, ekili ve dikili arazi miktarı 240 milyon dekara geriledi. Devletin çiftçiye olan borcu 884 milyar TL’ye ulaştı. 2025 Şubat ayı itibarıyla çiftçilerin bankalara olan borcu 970 milyar TL’ye yükseldi, 20 yılda tarımsal destekler 30 kat artarken, çiftçi borcu 147 kat arttı" denildi.
"Çiftçi büyük bir enkazın altında"
Tarımda küçük üreticinin günden güne tasfiye edildiğini vurgulayan Sarıbal, şunları kaydetti:
"Çiftçi, alın terinin karşılığını alamıyor, onurlu bir yaşam süremiyor. İktidarın yanlış tarım politikalarının yanı sıra son dönemde yaşanan don ve kuraklık nedeniyle çiftçi büyük bir enkazın altında. Tarımda üretimin ve çiftçilerin milli gelirden aldığı payın artırılması gerekiyor. Destekler Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi milli gelirin en az yüzde 1’i seviyesine yükseltilmeli. Çiftçilerin 2025 yılı itibariyle 8 bin 972 lira olan BAĞ-KUR primleri makul bir seviyeye çekilmelidir. Tarım BAĞ-KUR emeklilik primi gün sayısı 7 bin 200 güne düşürülmelidir. Çiftçilerin SGK prim ödeme gün sayısı 15 güne düşürülmelidir. Başta don ve kuraklık zararları olmak üzere, her türlü afet için ödenen tazminat çiftçilerimizin zararlarını karşılamalıdır."
Ekonomik krizler, iklim krizi ve savaşlarla birlikte tarımın stratejik öneminin arttığını ve dünyanın nüfusu artarken tarım alanlarının azaldığını belirten Sarıbal, gıdanın bir insan hakkı olması gerekirken, şirketlerin kar aracı haline geldiğinı vurguladı. Sarıbal, "Çokuluslu şirketler, gıda üzerindeki kontrolü büyük ölçüde ellerinde toplamış durumda. AKP iktidarının kırsal alanı göz ardı eden, emek ve üretim düşmanı tarım politikaları sonucunda, özellikle küçük üreticiler hızla üretimden uzaklaşıyor. 2000’li yılların başında yaklaşık 2,8 milyon olan kayıtlı çiftçi sayısı, günümüzde 2,2 milyona geriledi. Kırsal nüfusta yaş ortalaması sürekli yükselirken, neredeyse 60 yaşa ulaşmış durumda. 2002 yılında toplam istihdamın yaklaşık yüzde 35’i tarım sektöründe çalışırken, günümüzde bu oran yüzde 15’in altına düştü. 20 yıl önce tarımın Gayrisafi Yurt İçi Hasıla içindeki payı yüzde 10’un üzerindeyken, bugün yüzde 5,6 seviyelerine geriledi. Ülkemizde çiftçiler, kişi başına düşen milli gelirin ancak üçte birine ulaşabiliyor. 2023 yılı itibarıyla çiftçi başına gelir Almanya’da 46 bin dolar, Fransa’da 26 bin dolar, İspanya’da 21 bin dolar, İtalya’da ise 18 bin dolar iken, Türkiye’de 5 bin 400 dolar civarında. Türkiye’de kişi başı tarımsal katma değer, Almanya’nın yaklaşık 8,5 kat, Fransa’nın ise 5 kat gerisinde kaldı” ifadesini kullandı.
Tarımsal desteklerin GSYH’nin en az yüzde 1’i olması gerektiğini hükme bağlayan, 2006’da yürürlüğe giren Tarım Kanunu’nun 21. maddesine değinen Orhan Sarıbal, bu yasanın uygulanmadığını iddia etti ve "Yasada öngörülen desteğin beşte biri bile sağlanmıyor" ifadesini kullandı.
"Çiftçilerin bankalara olan borcu 970 milyar liraya yükseldi"
Ürettiği ürünün karşılığını alamayan ve kamu desteğinden yararlanamayan çiftçilerin tarımdan uzaklaştığını vurgulayan Sarıbal, "2002 yılında yaklaşık 266 milyon dekar olan ekili ve dikili arazi miktarı, 2024 yılı itibarıyla 240 milyon dekara gerilemiş; tarım alanlarında yaklaşık 26 milyon dekarlık bir kayıp yaşanmıştır. Stratejik öneme sahip hububat, bakliyat ve yağlı tohum üretimi ise artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz. Hayvancılıkta da tablo iç açıcı değil. 2021’den bu yana hayvan varlığında 6,6 milyon başlık bir azalma yaşandı. Sadece 2024’te canlı hayvan ve et ithalatına 1 milyar 235 milyon dolar harcandı. Hayvancılık desteklerinin tarımsal destekler içindeki payı ise yüzde 36’dan yüzde 21’e geriledi. Bu tablo, iktidarın yerli üreticiyi değil ithalat lobilerini desteklediğinin kanıtı" değerlendirmelerinde bulundu.
2007-2024 yılları arasında Tarım Kanunu’ndaki yüzde 1’lik destek hedefi uygulanmadığı için devletin çiftçiye olan borcunun 884 milyar TL’ye ulaştığını vurgulayan Sarıbal, şu sözlere yer verdi:
"Çiftçiler, yeterli kamu desteği alamadığı için banka kredilerine yöneliyor ve bu da borç yükünü artırıyor. 2025 Şubat ayı itibarıyla çiftçilerin bankalara olan borcu bir yılda yüzde 49 artarak 970 milyar TL’ye yükseldi. 20 yılda tarımsal destekler 30 kat artarken, çiftçi borcu 147 kat artmış durumda"
Anka Haber Ajansı