Chp Grup Toplantısı... Özgür Özel: "Chp'yi Cezaevlerinde Tehdit Ederek İç Barışı Sağlayamazsınız"

Chp Grup Toplantısı... Özgür Özel: "Chp'yi Cezaevlerinde Tehdit Ederek İç Barışı Sağlayamazsınız"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslenerek, "İç cepheyi tahkim edeceksek hem beraber edelim ama bunun yanında ülkenin kurucu partisinin, bunun yanında son seçimlerde belediyelerin yüzde 65'ini, ekonomik açıdan yüzde 80'ini alan partiyi, şu andaki anketlerde AK Parti'den 7 puan önde olan CHP'yi cezaevlerinde, mahkeme salonlarında, belediye başkanlarının çocuklarıyla, babalarıyla, eşleriyle, gencecik bürokratları, küçücük evlatlarıyla teh

(TBMM) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslenerek, "İç cepheyi tahkim edeceksek hem beraber edelim ama bunun yanında ülkenin kurucu partisinin, bunun yanında son seçimlerde belediyelerin yüzde 65'ini, ekonomik açıdan yüzde 80'ini alan partiyi, şu andaki anketlerde AK Parti'den 7 puan önde olan CHP'yi cezaevlerinde, mahkeme salonlarında, belediye başkanlarının çocuklarıyla, babalarıyla, eşleriyle, gencecik bürokratları, küçücük evlatlarıyla tehdit ederek iç barışı sağlayamazsınız. Bunun Türkiye'ye hiçbir faydası yoktur" dedi.

Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çevresinin yangın yeri olduğunu söyledi. "Yukarıda Rusya ile Ukrayna, Suriye'de istikrarsızlık sürüyor. Filistin ve Gazze'de katliamlar sürüyor" diyen Özel, Gazze'de çoğu kadın ve çocuk 50 binden fazla sivilin öldürüldüğüne dikkati çekti.

Özel, şöyle devam etti:

"Dünyadan yeterli yaptırım görülmeyince, diğer taraftan Türkiye iç politikada kullanılacak kadar, çok dışarıya duyulmayacak bir ses tonuyla Netanyahu'ya tepki gösterip, onunla küçük harflerle konuşup, esas onu azdıran, kudurtan Trump'a bir laf söylemeyince "Gazze güzelmiş. Oralara sahil kasabaları, kumarhaneler yapacağım. Filistinlileri de diğer ülkelere dağıtacağım" diyor. Bunu normal şartlarda birisi gazetesinin köşesinde yazsa Türkiye'nin ayağa kalkması, o ülkeye tepki göstermesi, soykırım ve tehciri kınaması, bunun bir insanlık suçu olduğunu, bunun fikir özgürlüğüne dahi giremeyeceğini söylemesi lazım. Trump gözünün içine baka baka Erdoğan'ın, soykırıma susuyor, tehciri, oradaki Filistinlileri oradan sürmeyi, oralara kumarhane yapmayı, İsrail'in tapulu malı yapmayı, önündeki hidrokarbon yataklarını, denizdeki, Avrupa'ya yüz yıl yetiyor, oralara çökmeyi planlamış, programlamış bizimkiler de sus pus oturuyor.

Biz buna karşı geçtiğimiz pazar günü Sayın Genel Başkan Arıkan'ın davetiyle Saadet Partisi önderliğinde bir mitingde sesimizi yükselttik. O mitingdeki talepler, o mitingdeki yaklaşımlar mitinge katılanlar tarafından ve mitingi takip edenler tarafından büyük bir umutla karşılandı. Çünkü Filistin'in bizden beklediği budur.

Ben orada söylediğim bir cümleyi tekrar edeyim; biz Filistin meselesini partimizin temel meselesi olarak görürüz. Biz rahmetli Bülent Ecevit'in Arafat'ın arkasında durduğu yerdeyiz. Biz Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin Kurtuluş Örgütü'ne verdiği desteğin tam orasındayız. Şimdi Erdoğan'a sormak lazım; siz Filistin meselesinde neredesiniz? Trump Filistin'i boşaltırken neredesiniz? Oraları kumarhane yaparken neredesiniz? Önündeki hidrokarbon yataklarına, doğal gaza çökerken neredesiniz? Suriye'de kafasına göre bir taksimle, bir planlamayla kimselerin bilmediği tali bir göreve razı olmanızın bugün de İsrail'in İran'ı vurması karşısında Trump'a ağzınızı açamayışınızın sebebi ne? Neyi takas ediyorsunuz? Türkiye'nin hangi menfaatleriyle hangi şahsi menfaatleri takas ediyorsunuz? 19 Mart darbesinden önce ABD'yi arayıp Türkiye'nin seçilmiş belediye başkanlarına, gelecekteki bütün anketlerde seni yendiği belli olan geleceğin cumhurbaşkanı adayımıza, geleceğin iktidarına darbe yapmanın karşısında bu pozisyonu mu tutuyorsunuz? Yazıklar olsun. Duymak isteriz böyle değilse. Çevrede bunlar olurken elbette Türkiye güçlü olmalıdır. Lafa gelince iç cepheyi tahkim etmekten bahsedenlere sesleniyorum; iç cepheyi tahkim edelim, iç cephe elbette güçlü olsun. İçeride, dışarıda bu ülkenin menfaatleri bu ülkede yaşayan insanların menfaatleri ortak. Artık iç barışımızı tehdit eden her şey ülke için güvenlik sorunu. Toplumsal barışı sağlamadan bir bütün olarak mücadele etmek imkan dahilinde değil. Eğri oturup doğru konuşalım. Eleştirdiğim için de söylemiyorum. Birbiriyle didişmenin, 50 yıllık sorunları çözmemenin, bütün ekonominin en büyük giderlerini silahlanmaya, terörle mücadeleye ayırmanın, her gün şehitlerin gelmesinin, anaların gözyaşı akmasının bu ülkeye bir faydası yok.

"CHP'yi cezaevlerinde tehdit ederek iç barışı sağlayamazsınız"

Sayın Bahçeli DEM'e gitti el sıktı. Dün neler neler söylediği partiye biz sadece selam veriyoruz diye terörist ilan ettiği bize karşı bambaşka bir tutumda. Ne için gerekçelendiriyor? "İç cepheyi güçlendirelim, birbirimizle çatışmayalım, kavga etmeyelim'. Peki bunu yapmak için demokrasiye dönmek, hukuka dönmek gerekmeyecek mi? Böyle bir dönemde iktidar ne yapıyor? Demokrasiyi zedeleyerek iç barışımızı tehdit ediyor. Siyasi rakiplerine darbe yaparak Türkiye'yi zayıflatıyor. Zorda olan ekonomimizi sırf kendi siyasi çıkarları için 60 milyar dolar ilk elden yan etkileriyle birlikte 110 milyar dolar zarara uğratmış bile şimdiden. Türkiye'yi bu kabustan uyandırmak lazımdır. Bunun için buradan hem Erdoğan'a hem Bahçeli'ye sesleniyorum; iç cehpeyi tahkim etmek, 50 yıldır süren son dönemde en zayıf hallerinden birini yaşayan terör örgütünü silah bırakmaya ikna etmek ve bundan sonrası için olumlu adımlar atmaksa evet, bu iç cepheyi tahkim edecekse hem beraber edelim ama bunun yanında ülkenin kurucu partisinin, bunun yanında son seçimlerde belediyelerin yüzde 65'ini, ekonomik açıdan yüzde 80'ini alan partiyi, şu andaki anketlerde AK Parti'den yedi puan önde olan CHP'yi cezaevlerinde, mahkeme salonlarında belediye başkanlarının çocuklarıyla, babalarıyla, eşleriyle, gencecik bürokratları, küçücük evlatlarıyla tehdit ederek iç barışı sağlayamazsınız. Bunun Türkiye'ye hiçbir faydası yoktur."

(SÜRECEK)

Anka Haber Ajansı