Ekrem İmamoğlu: "Erdoğan Benimle Yarışmak İstemediği İçin Hapisteyim"
Silivri’de tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, “Erdoğan benimle yarışmak istemediği için hapisteyim. Erdoğan’la yarışmayı tabii ki isterim, hatta Erdoğan’ı bir daha aday olamadığı için değil seçimlerde yenerek emekli etmeyi isterim” dedi. İmamoğlu, “Evvela Erdoğan’ın çevresindekiler 2027’de yapılacak bir seçimde Erdoğan’ı aday yapmak istediklerini zaten belirttiler. Dolayısıyla Erdoğan zamanını kendisinin tayin edeceği, aslında erken olmayan bir erken seçimle aday olmaktan vazgeçmiş
(ANKARA) - Silivri’de tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, “Erdoğan benimle yarışmak istemediği için hapisteyim. Erdoğan’la yarışmayı tabii ki isterim, hatta Erdoğan’ı bir daha aday olamadığı için değil seçimlerde yenerek emekli etmeyi isterim” dedi. İmamoğlu, “Evvela Erdoğan’ın çevresindekiler 2027’de yapılacak bir seçimde Erdoğan’ı aday yapmak istediklerini zaten belirttiler. Dolayısıyla Erdoğan zamanını kendisinin tayin edeceği, aslında erken olmayan bir erken seçimle aday olmaktan vazgeçmiş değil. Artık bırakıyorum demiyor, erken seçim yoluyla aday olacağım diyor” ifadesini kullandı.
T24'ten Murat Sabuncu'nun sorularını avukatları ve danışmaları aracılığıyla yanıtlayan Ekrem İmamoğlu, "Kürt meselesini sadece terör bağlamında konuşmak ve sadece güvenlik politikalarıyla ele almak bize çok şey kaybettirdi. Güvenlik meselesini, terör meselesini ihmal etmeden Kürt meselesini haklar ve özgürlükler meselesi, demokrasi meselesi, millet olarak zenginleşme, refah ve kalkınma meselesi olarak ele almak gerekirdi. Bu yapılmayıp mesele terör parantezine sıkıştırıldığından hem haklar ve özgürlükler kısıtlandı hem de demokrasimizden ve refahımızdan feda ettik. Meseleye bu çerçeveyle baktığımız için ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine başından beri destek verdik” dedi.
“Terörsüz Türkiye” sürecinin “Terörsüz ve Demokratik Türkiye” şeklinde genişletilmesini önerdiklerini belirten İmamoğlu, "Çünkü, terör ve Kürt meselesi ülkemizin en önemli meseleleri arasında olduğu ve bir an önce en geniş mutabakatla çözülmesi gerektiği gibi ülkemizin hukukun üstünlüğüne ve kuvvetler ayrılığına geri dönüşten haksız tutuklamalara, tarafsızlığını yitirmiş yargıya uzanan önemli demokrasi meseleleri var. Bu sebeple, Terörsüz Türkiye için atılması gereken adımları konuşurken, ‘bunları da konuşalım ve bu sorunları ortadan kaldırmak için gerekli düzenlemeleri yapalım’ diyoruz” ifadesini kullandı.
"İktidarın yaptığı örgütün feshini öne alıp, sıra demokrasiyle ilgili sorunlara gelince işi yokuşa sürmek"
İmamoğlu, “Terörsüz Türkiye” sürecini desteklediklerini ancak iktidarın, özellikle de bu süreci kendi çıkarına olacak biçimde dar tutma eğilimini de gördüklerine dikkati çekerek şunları kaydetti:
“Bunu değiştirmeye çalışıyoruz. İktidarın şu anda yaptığı örgütün feshini öne alıp, sıra Kürt meselesine ve Türkiye’nin demokrasiyle ilgili diğer sorunlarına gelince işi yokuşa sürmek. Siyasi iktidarını terör istismarına, terörle mücadele bahanesiyle kurduğu otoriter düzene borçlu olanlara güven duymak kolay değil. Niyetle ilgili kuşkularımız olmakla beraber ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine kayıtsız kalmayı, işin dışında kalmayı uygun bulmuyoruz. ‘Terörsüz Türkiye’ süreci etrafındaki tartışmayı muhakkak gerçek bir siyasi tartışmaya çevirmeye, etraflı bir demokrasi tartışmasına dönüştürmeye çalışıyoruz. Bütün siyasi partilerle, sivil toplumla ve vatandaşlarla beraber hareket edip süreci demokrasiyi genişletecek bir süreç yapmanın peşindeyiz.”
İmamoğlu, “İktidarın niyetinin halis olmadığını biliyor ve görüyoruz. Fakat halis niyete dayanmayan bu siyaseti milletimiz gibi biz de kabul etmiyoruz” dedi.
"Siyasetin gündeminin Beştepe ve danışmanları tarafından değil milletin temsilcileri tarafından tayin edilmesine hazırız"
İmamoğlu, “TBMM'de kurulması beklenen komisyonun pozitif anlamda sonuç alabilmesi için ne gibi adımlar atılması gerektiğini düşünüyorsunuz?” sorusunu şöyle cevapladı:
“Hem terör meselesini bir daha canlanmayacak biçimde sonlandırmak hem Kürt meselesini çözmek hem de demokrasimizin esaslı meselelerini halletmek için esaslı bir mesaiye ihtiyacımız var. Herkesin katıldığı, şeffaf bir Meclis mesaisine ihtiyacımız var. Meclisimizi yeniden siyasetin merkezine oturtmak, siyasetin gündeminin Beştepe ve danışmanları tarafından değil milletin temsilcileri tarafından tayin edildiği, milletin kaderini atanmış danışmanların değil, seçilmiş vekillerin yön verdiği bir Türkiye için elimizden geleni yapmaya hazırız. Öte yandan, daha önce de söylediğim üzere Terörsüz Türkiye sürecinin kişisel hesap ve ihtiraslara kurban edilmesine alet olmaya da niyetimiz yok. Süreç deyip muhaliflerinizi, öğrencileri, gazetecileri cezaevlerine dolduramazsanız. Bunu yaparsanız kimseyi bir süreç olabileceğine ikna edemezsiniz."
"Cezaevinden çıktıktan sonra neyi nasıl yapacağına sayın Demirtaş kendisi karar verecektir"
İmamoğlu, cezaevinde olduğu sürede Selahattin Demirtaş’la mesajlaşmadığını ifade ederek “Ancak ben sayın Demirtaş’ın durumuyla ilgili ne düşündüğümü defalarca açıkladım. Sayın Demirtaş siyasi faaliyetlerinden dolayı, iktidarın hesaplarını bozduğu için cezaevinde. Dolayısıyla serbest kalması gerektiğini düşünüyorum. Demirtaş’ın Kürt vatandaşlarımız nazarındaki önemini herkes gibi ben de görüyorum. Serbest kalırsa siyasete önemli katkıları olacaktır” dedi. Ayrıca sadece Demirtaş’ın değil Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın da serbest kalması gerektiğine dikkati çekerek “Siyasi parti liderlerinin yeri cezaevleri değil seçmenlerinin yanıdır” dedi.
"Yürürlükteki anayasamız aslında bir Evren-Erdoğan anayasasıdır"
“Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni Anayasa yapımı için CHP’ye el ele olma çağrısı yaptı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” sorusuna İmamoğlu, şu yanıtı verdi:
“Elbette bir darbe anayasasıyla devam etmek Türkiye’ye yakışmıyor. Elbette sivil ve özgürlükçü bir anayasa yapmalıyız. Buna şüphe yok. Ama şunu da unutmayalım: Yürürlükteki anayasa bir darbe anayasası ancak Erdoğan’ın pek çok yerini değiştirdiği bir anayasa bu. Yürürlükteki anayasamız aslında bir Evren-Erdoğan anayasasıdır. Hatta hükümet sistemi gibi Hakimler Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısı gibi kısımları açısından bu bir Erdoğan anayasasıdır.
"Biz sivil ve özgürlükçü bir anayasa yapmaya tabii ki varız"
2017’de Erdoğan’ın isteğiyle yapılan hükümet sistemi ve HSK’yla ilgili değişiklikler yürürlükteki darbe anayasasını demokratikleştirmek bir tarafa daha da anti-demokratik kıldı, bunu görmek gerekiyor. Meclisimiz 150 senelik tarihindeki en güçsüz, en etkisiz dönemini yaşıyorsa, bu değişiklikler yüzünden. Siyasetin gündemine de işleyişine de seçilmişler değil de Beştepe danışmanları yön veriyorsa, bu değişiklikler yüzünden. Yargı Erdoğan’ın kontrolüne girmiş, hukukun üstünlüğü ilkesinden eser kalmamış, yerel mahkemeler Anayasa Mahkemesini ve AİHM kararlarını dinlemez olmuşsa, hepsi bu değişiklikler yüzünden. Buna karşın sivil bir anayasa yapalım diyen iktidar bu konularda ne düşünüyor, yürütmeyle yasama, yürütmeyle yargı arasındaki ilişkilere dair ne öngörüyor bunları bilmiyor, bu konuları duymuyoruz. Biz sivil ve özgürlükçü bir anayasa yapmaya tabii ki varız.
"Bunu yapanlarla nasıl sivil ve özgürlükçü bir anayasa konuşup yapacaksınız?"
Hükümet sistemi, HSK’nın yapısı, kuvvetler ayrılığı vb. konuların hepsini birden ele alacak özgürlükçü ve sivil bir yeni anayasaya elbette ihtiyaç var. İktidarın gücünü sınırlandıran, karar alma süreçlerini şeffaflaştıran bir anayasaya tabii ki ihtiyaç var. Ancak iktidardakilerin ne böyle bir anayasa yapmaya ne böyle bir anayasaya uymaya niyetleri var. Özgürlükçü ve sivil bir anayasa isteyen önce yürürlükteki anayasaya uyar, önce yeni anayasa konuşacak bir siyasi iklime razı olur. Önce seçimde kendisini yeneceğini bildiği rakibini hapse atmaz. Anayasayı değiştirelim diyeceksiniz ama ağzını açanı hapse tıkacaksınız. Anayasayı değiştirelim diyeceksiniz ama Anayasa Mahkemesinin kararlarını uygulamayacaksınız. Anayasayı değiştirelim diyeceksiniz ama uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmeyeceksiniz. Anayasayı değiştirelim diyeceksiniz ama protesto hakkını kullandılar diye öğrencileri, muhalefet etme hakkını kullandılar diye siyasetçileri, seçimde sizi yendiler diye rakiplerinizi, CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayını hapse tıkacaksınız. Bunu yapanlarla nasıl, nerede, hangi zeminde sivil ve özgürlükçü bir anayasa konuşup yapacaksınız?”
"Erdoğan benimle yarışmak istemediği için hapisteyim"
İmamoğlu, “Erdoğan’la cumhurbaşkanlığı sürecinde yarışmak ister misiniz?” sorusuna “Erdoğan benimle yarışmak istemediği için hapisteyim, Erdoğan benimle yarışmaktan korktuğu için sorularınızı yüz yüze değil Silivri zindanından yazılı olarak cevaplıyorum. Uzatmayayım: Erdoğan’la yarışmayı tabii ki isterim, hatta Erdoğan’ı bir daha aday olamadığı için değil seçimlerde yenerek emekli etmeyi isterim” diye cevapladı.
"Erdoğan "Artık bırakıyorum" demiyor, erken seçim yoluyla aday olacağım diyor"
Erdoğan’ın “kendim için anayasa değişikliği istemiyorum” açıklamasını da değerlendiren İmamoğlu, “Evvela Erdoğan’ın çevresindekiler 2027’de yapılacak bir seçimde Erdoğan’ı aday yapmak istediklerini belirtti. Dolayısıyla Erdoğan zamanını kendisinin tayin edeceği, aslında erken olmayan bir erken seçimle aday olmaktan vazgeçmiş değil. Artık bırakıyorum demiyor, erken seçim yoluyla aday olacağım diyor. İkincisi, bunu söyleyerek CHP’yi yeni anayasa tartışmasını yapacak bir iklim oluşturmadan yeni anayasa tartışmasına çekmeye çalışıyor. Üçüncü olarak, Erdoğan sanırım yine kontrol edemediği gündemi değiştirmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Anka Haber Ajansı