Kemal Kılıçdaroğlu, Düzce’de: "Bay Kemal Eşittir Hak, Hukuk, Adalet"

Kemal Kılıçdaroğlu, Düzce’de: "Bay Kemal Eşittir Hak, Hukuk, Adalet"

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Düzce'de yurttaşlara seslenirken "Kadınlar ve gençler bu ülkeye demokrasiyi, bereketi getirecek. Yeter artık ya, gerçekten yeter. Mutfaklarda yangın var, Saray’da yok mesela. Saray’da herkes hayatından memnun. Herkesin keyfi yerinde. 3-5 yerden maaş alanlar var. Ama garibanın çocuğu, üniversiteyi bitirmiş, işsiz. Yıllardır iş arıyor, iş bulamıyor" dedi. "Hak, hukuk, adalet" sloganına karşılık Kılıçdaroğlu, "Kim haksızlığa uğrarsa -

Haber: EMRE SERCAN İKE - Kamera: DURSUN ALKAYA

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Düzce'de yurttaşlara seslenirken "Kadınlar ve gençler bu ülkeye demokrasiyi, bereketi getirecek. Yeter artık ya, gerçekten yeter. Mutfaklarda yangın var, Saray’da yok mesela. Saray’da herkes hayatından memnun. Herkesin keyfi yerinde. 3-5 yerden maaş alanlar var. Ama garibanın çocuğu, üniversiteyi bitirmiş, işsiz. Yıllardır iş arıyor, iş bulamıyor" dedi. "Hak, hukuk, adalet" sloganına karşılık Kılıçdaroğlu, "Kim haksızlığa uğrarsa -oy versin vermesin- adalet için ben onun yanındayım. Çünkü haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır. Haksızlık karşısında susmayacağız. Haksızlık karşısında isyan edeceğiz ve haksızlığı gidereceğiz. En ufak bir endişeniz olmasın. Bay Kemal eşittir hak, hukuk, adalet" diye konuştu.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Bolu'daki mitinginin ardından Düzce'ye geldi. Kılıçdaroğlu'na, Düzce mitinginde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu eşlik etti. Kılıçdaroğlu, Düzce'de şunları söyledi:

"TÜRKİYE’Yİ AYDINLIĞA, DÜZLÜĞE ÇIKARMAYA HAZIR MIYIZ: Bakıyorum Düzce’de bir hayli güzel bir değişim var. Bu değişimden mutlu musunuz? Ben de mutluyum. Beraber, birlikte, omuz omuza, Türkiye’yi aydınlığa, düzlüğe çıkarmaya hazır mıyız? Birlikte mücadele edip demokrasiyi getirmeye hazır mıyız? Her eve huzuru ve bereketi getirmeye hazır mıyız? Beşli Çetelerin çalıp götürdüğü paraları geri getirmeye hazır mıyız? Tamamını getireceğim; sizlere, bu millete vereceğim.

BURANIN HAVA KİRLİLİĞİ SORUNUNU ÇÖZMEK, BAY KEMAL’İN BOYNUNUN BORCU OLACAKTIR: Olağanüstü güzel bir coğrafyada yaşıyorsunuz. Ormanlarınız var, olağanüstü güzellikte. Dolayısıyla bu kadar güzel bir coğrafyada hava kirliliği olmasını hiç kimse kabul etmez. Sözüm söz; buranın hava kirliliği sorununu çözmek, Bay Kemal’in boynunun borcu olacaktır. 22 yıldır yapamıyorlar. Ya yapılamayacak değil, kolay bir şey. Çağıracaksın buraya doğal gaz dağıtan firmayı, ‘Bak, şu köylere doğal gazı götüreceksin’ diyeceksin. Bitti, o kadar. Götüreceksin.

MUTFAKTAKİ YANGININ FARKINDA OLAN SİZLERSİNİZ: Bir şey daha yapacağız. Hiçbir fakir ailenin, yoksul ailenin doğal gazı, elektriği, suyu kesilmeyecek. Asla kesilmeyecek. Sevgili anneler, size bir şey söyleyeyim; en büyük sıkıntıyı yaşayan sizlersiniz. Mutfaktaki yangının farkında olan sizlersiniz. Pazara giderken aldığınız malların fiyatlarının nasıl haftadan haftaya yükseldiğini bilen sizlersiniz. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletinin soğana muhtaç hale geldiğini bilen yurttaşları sizlersiniz. O çerçevede olaya bakmak, değerlendirmek lazım.

SAĞ ELİN VERDİĞİNİ SOL EL GÖRMEYECEK: Aile Destekleri Sigortası’nı gidereceğiz, Allah nasip ederse. Hiçbir fakir aile, ‘Benim gelirim yoktur’ demeyecek. Her kadının bankada hesabı olacak. Sosyal devlet, her ay düzenli olarak o ailenin hesabına parayı yatıracak. Kadın gidecek, bankadan parasını çekecek, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Onun fakir olduğunu sadece ve sadece sosyal devlet bilecek. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Bu çerçevede hareket edeceğiz. Bazı kadınlar diyorlar ki ‘Bize altın hesabı açar mısınız?’ Onun da sözünü verdim. Yoksul ailelerde kadına altın hesabı açacağız ve endişe etmeyin, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Hiç endişe etmeyin.

BU ONUR SİZE, BİZE, TÜRKİYE’YE YETER: Gençler, hazır mısınız? Özgürlüğe hazır mısınız? Size şu sözü veriyorum: 5 milyon 300 bin genç, ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. 5 milyon 300 bin genç, dünya siyaset tarihine güzel bir armağan bırakacak. Diyeceksiniz ki ‘nedir bu armağan?’ ‘Otoriter bir yönetimi demokratik yollarla Türkiye Cumhuriyeti devletinde gençler, kullandıkları oyla emekli ettiler’ diyecekler. Bu onur size, bize, Türkiye’ye yeter. Unutmayın; sandığa gideceksiniz, oyunuzu kullanacaksınız, arkadaşlarınızı ikna edeceksiniz. Demokrasiden, hukuktan, adaletten yana oy kullanacaksınız. Sizden tek isteğim o. Onun dışında göreceksiniz, Allah nasip eder sizlerin oylarıyla Cumhurbaşkanı olduğumda beni özgürce eleştirebileceksiniz. Anneniz, babanız, size ‘Sakın oğlum, kızım bu tweeti atma, başın belaya girer’ demeyecek. En özgür şekilde eleştireceksiniz. Size özgürlüğün bütün kapılarını açacağım. Gençler, siz onu göndereceksiniz zaten. Söyledim.

MUTFAKLARDA YANGIN VAR, SARAY’DA YOK MESELA: Kadınlar ve gençler bu ülkeye demokrasiyi, bereketi getirecek. Yeter artık ya, gerçekten yeter. Mutfaklarda yangın var, Saray’da yok mesela. Saray’da herkes hayatından memnun. Herkesin keyfi yerinde. 3-5 yerden maaş alanlar var. Ama garibanın çocuğu, üniversiteyi bitirmiş, işsiz. Yıllardır iş arıyor, iş bulamıyor. Hiç meraklanmayın. Benim saraylarda oturmak gibi bir düşüncem olmadı. Hiç de olmayacak. Eğer bir yere gitmem gerekiyorsa evime gideceğim. Mütevazı bir evim var. Zaten mutfağımı da aşağı yukarı hepiniz biliyorsunuz. Huzur içinde yaşıyoruz zaten orada. Herkesin evinin mutfağının bereketli olmasını isterim. Allah nasip eder, sizlerin oylarıyla seçilirsem Saray’a değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çankaya’sına gideceğim, mütevazı köşküne gideceğim.

EN GEÇ İKİ YIL İÇİNDE O HUDUTTAN SURİYE’YE UĞURLAYACAĞIZ: Gençler, size bir sözüm daha var. Büyük bir ihtimalle henüz askerlik yapmadınız. Sınıra gidip askerlik yapanlar, orada bir tabela görürler. ‘Hudut namustur’ derler. Dolaysıyla ‘Huduttan Türkiye’ye kimse elini kolunu sallayarak gelmez’ demektir bu. ‘Bizim askerimiz, güvenlik güçlerimiz hududun güvenliğini sağlarlar’ derler. Böyle olur. Şimdi size bir sözüm var. 3 milyon 600 bin Suriyeli kardeşimizi en geç iki yıl içinde o huduttan Suriye’ye uğurlayacağız. Sadece Suriyelileri değil Afganları da göndereceğiz.

GAZİ MUSTAFA KEMAL’İN DEDİĞİ GİBİ ‘YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ’ OLACAK: Hiç endişe etmeyin. Biz, önce kendi halkımızı, milletimizi düşünürüz. Bizim ülkemizin çıkarlarını düşünürüz. Ama onların yollarını, köprülerini, okullarını, Avrupa Birliği fonlarıyla bizim müteahhitlerimiz yapacak. Onların can ve mal güvenliğini sağlayacağız. Dolayısıyla dış politikamızı 180 derece değiştirip barış eksenli yapacağız. Gazi Mustafa Kemal’in dediği gibi ‘Yurtta barış, dünyada barış’ olacak. Ve barış içinde hareket edeceğiz. Bütün komşularımızla barış içinde, huzur içinde yaşayacağız.

DİYECEKSİNİZ Kİ ‘BİZ BUNLARI İSTEMİYORUZ, BIKTIK ARTIK’: ‘Haramilerin saltanatını yıkacağız’ diyor. Benim cumhurbaşkanı olmamı iki kesim istemiyor. Bir; Beşli Çeteler. Beşli Çeteler diyorlar ki ‘Aman Bay Kemal olmasın, kim olursa olsun’. Yuh çekmeyin. Sandığa gidin, oy kullanın. İradenizi orada gösterin. Sandığa gideceksiniz, Türkiye’de ne gerekiyorsa yapacaksınız. Diyeceksiniz ki ‘Biz bunları istemiyoruz, bıktık artık’. Vallahi de billahi de bıktık artık. Yeter ya. Milleti mahvettiniz siz. Göndereceğiz. Hiç endişe etmeyin. Siz göndereceksiniz, siz. Biliyorum.

BAY KEMAL’İN İKTİDARINDA GÖRECEKSİNİZ, FINDIĞIN KİLOSU 4 DOLAR KARŞILIĞI TÜRK LİRASI OLACAK: Hiç endişe etmeyin; benim umudum da sizlersiniz. Beraber çıkacağız, beraber yol arkadaşlığı yapacağız. Türkiye’ye demokrasiyi, huzuru getireceğiz. Türkiye’de herkesin huzur içinde yaşamasını sağlayacağız. Esnafımız perişan vaziyette, onun da durumunu biliyorum. Çiftçimiz perişan vaziyette, onun da durumunu biliyorum. Fındık üretiyoruz biz, fındıkta dünyada bir numarayız. Ama başkaları milyarları kazanıyor, biz kazanamıyoruz. Söz verdim; Ordu’da, Giresun’da söz verdim. Siz de fındık üretiyorsunuz, size de söz vereceğim. Bay Kemal’in iktidarında göreceksiniz, fındığın kilosu 4 dolar karşılığı Türk lirası olacak.

SEN PARAYI YANDAŞA VERİYORSUN VE BEN VATANDAŞA VERECEĞİM: Diyecekler ‘Parayı nereden bulacaksın?’ Hep o soruyu soruyorlar. E sen parayı Beşli Çete’ye veriyorsun, ben vatandaşa vereceğim. Sen parayı yandaşa veriyorsun ve ben vatandaşa vereceğim. Vatandaşın hakkı. Ayrıca Beşli Çetelerden, yurt dışına kaçırdıkları paranın tamamını getireceğim. Son kuruşuna kadar getireceğim ve millete vereceğim.

HEPİNİZ ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN SİGORTALI İŞÇİLERİ OLACAKSINIZ: Orman köylüleri var, onların da sıkıntıları var, biliyorum. Toplumun en yoksul kesimi orman köylüleri. Onun da farkındayım. Vahidi fiyatı belki hiç duymadınız ama bu kardeşiniz, bu amcanız, bu dedeniz gayet iyi bilir. Vahidi fiyat demek? Aslında orman köylüsünün emeğinin, alın terinin karşılığını vermek demek. Bu verilmiyor. Buradan bütün orman köylülerine seslenmek isterim; huzur içinde, bayram havası içinde sandığa gidin, sizin hakkınızı teslim edecek olan kişiye oy verin. Siz hepiniz, taşeron işçisi değilsiniz, siz ücretlisiniz, Orman Genel Müdürlüğü’nün işlerini yapıyorsunuz. Hepiniz Orman Genel Müdürlüğü’nün sigortalı işçileri olacaksınız. Böylece herkes kazanacak, herkes üretecek, herkes alın terinin karşılığını alacak. Hiçbir emeği sömürtmeyeceğiz.

BAY KEMAL EŞİTTİR HAK, HUKUK, ADALET: Haksızlığa uğrayanları biliyorum. Ne olduğunu da gayet iyi biliyorum. Mağdur edilen binlerce insan var. Bunu da biliyorum. Yargıya başvurmuş, beraat kararı almış; ‘Başlatmayacağım’ diyor. Savcıya gitmiş, dava açmışlar. Savcı demiş ki ‘Dava açacak bir şey yok bunda’, onu da işe başlatmıyorlar. Herkesin hakkını teslim edeceğim. Şu Ankara-İstanbul yolu, 450 kilometre yolu yürüdüm. Adalet için yürüdüm 450 kilometreyi. Bir gecem Düzce’deydi, burada da kaldım. Dolayısıyla kim haksızlığa uğrarsa -oy versin vermesin- adalet için ben onun yanındayım. Çünkü haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır. Haksızlık karşısında susmayacağız. Haksızlık karşısında isyan edeceğiz ve haksızlığı gidereceğiz. En ufak bir endişeniz olmasın. Bay Kemal eşittir hak, hukuk, adalet. Bunu bileceksiniz.

‘BESLENME ÇANTASINA NE KOYAYIM’ DİYE BİR ANNE ASLA DÜŞÜNMEYECEK: Köylerdeki bütün okulları kapattılar. Söz verdim; bütün köy okullarını açacağız. Cumhuriyetin yüzüncü yılında 100 bin yeni öğretmen atayacağız. Böylece her okulda öğretmen olacak. Bütün köylerde çocuklar, anneleri tarafından güler yüzle okula gönderilecekler. Bir şey daha yapacağız. Beslenme çantası uygulamasını sonlandıracağız. Çocuk, okula gidecek; suyunu, sütünü içecek, yemeğini akranlarıyla beraber yiyecek. Karnı tok eve dönecek. Bütün çocuklar aynı yemeği yiyecekler, bütün çocuklar huzur içinde karınlarını doyuracaklar. Böylece ‘beslenme çantasına ne koyayım’ diye bir anne asla düşünmeyecek. Bunu da sağlayacağız.

ANNELER, SİZİN ÇOCUKLARINIZ İÇİN ÇALIŞIYORUM: Anneler, sizin için çalışıyorum. Anneler, sizin çocuklarınız için çalışıyorum. Anneler, sizin mutfağınız bereketli olsun diye çalışıyorum. Anneler, Beşli Çetelerden alacağım, size vereceğim. Sizin huzurunuz için vereceğim. Anneler, evlatlarınız işsiz. Bunu da gayet iyi biliyorum. Evlatlarınıza iş bulmak benim boynumun borcudur. Bir evde bir işsiz varsa, çocuk işsizse ne o evde huzur vardır ne annede ne babada. Bunu da düzelteceğiz. Hiç endişeniz olmasın.

DAHA BİZE MİLLİYETÇİLİK DERSİ VERECEK KİŞİ ANASINDAN DOĞMADI: Zaman zaman ‘yok masanın altında, yok masanın üstünde, yok masanın yanında’ diye sanki terör örgütleriyle bağlantımız varmış gibi bizi dillendiriyorlar. Yuh çekmeyin. CHP’nin altı okundan birisi milliyetçiliktir. Daha bize milliyetçilik dersi verecek kişi anasından doğmadı. Buradan söylüyorum; terör bir insanlık suçudur. Kimden, nereden gelirse gelsin hep beraber mücadele edeceğiz. Mücadele etmek de bizim boynumuzun borcudur. Bir şey daha; bize milliyetçilik dersi verenler unutmasınlar. Siz, para dilenmek için, düne kadar küfrettiğiniz adamların ayağına gittiniz ve diz çöktünüz. Kabul etmeyiz bunu. Bize milliyetçilik dersi verenler, Süleyman Şah Türbesi’nde, -bizim toprağımız, bizim bayrağımız dalgalanıyor- bayrağı indirdiler ve Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdılar. Sözüm söz, Türkiye’ye sözüm söz; o bayrak oraya gidecek, Süleyman Şah Türbesi de gidecek. Bize kalkmışlar da milliyetçilik dersi veriyorlar.

HERKESİN BAY KEMAL’İN BAŞININ ÜSTÜNDE YERİ VARDIR: Katar ordusuna sattıkları Tank Palet Fabrikası’nı alacağız, onu da şanlı ordumuza teslim edeceğiz. Biz, onlar gibi değiliz. Hangi görüşten, hangi kimlikten, hangi inançtan olursa olsun herkesin Bay Kemal’in başının üstünde yeri vardır. Yeter ki bu ülkede huzur olsun. İki kırmızı çizgimiz var: Vatanımız ve bayrağımız. Nokta.

DEVLETİ SOYANLARDAN YANA OY KULLANMAYIN: Sandığa giderken mutlaka ama mutlaka komşunuzu, yakınınızı, akrabanızı almayı unutmayın. Beraber gidin sandığa. Oy kullanırken elinizi vicdanınıza koyun. Adaletten yana, hukuktan yana, alın terinden yana oy kullanın. Hırsızlardan yana değil. Devleti soyanlardan yana değil. Oy kullanmayın, devleti soyanlardan yana. Kul hakkı yemem, kul hakkı yedirmem. Herkes bilsin. Ben bunu söylüyorum da mesela onlar diyemiyorlar. ‘Kul hakkı yemem’ diyemiyor. ‘Kul hakkı yedirmem’ diyemiyor. Bunu sadece Bay Kemal söylüyor. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı söylüyor. Kul hakkı yemem, kul hakkı yedirmem.

UYUŞTURUCU BARONLARININ KÖKÜNÜ BU TOPRAKLARDAN KURUTACAĞIM VE KESECEĞİM: Beşli Çeteler, beni istemeyenler. Bir de uyuşturucu baronları. Onlar da istemiyorlar. Ama sözüm söz: uyuşturucu baronlarının kökünü bu topraklardan kurutacağım ve keseceğim. Gencecik evlatlarımızı zehirliyorlar. Bu güzel toplantımızı huzur içinde yapmamızı sağlayan polis arkadaşlarımız var. Onlara da yürekten teşekkür ederim. Polis arkadaşlarımızın sıkıntılarını biliyorum. Büyük dertleri var, biliyorum. Günde 12, 14, 15 saat çalıştıklarını biliyorum. Bazen 24 saat çalıştıklarını biliyorum. Böyle metrelerce sıraya dizilip. Ya bunlar da insan kardeşim. Bunların da ihtiyacı olur. Yemek, tuvalet ihtiyacı olur. Onlar düşünülmeden ‘ben emir veririm ve kesintisiz yerine gelir’ diye bir anlayış var. Onu da değiştireceğiz. Bu ülkenin polisi; bu ülkenin huzuru için çalıştığı sürece bizim başımızın üstünde yeri olacak.

SAKIN OLA BİR YOLSUZLUK DOSYASININ ALTINA İMZA ATMAYIN: Herkese, kamuda çalışan, onlara da söyleyeyim, en küçüğünden en büyüğüne; sakın ola bir yolsuzluk dosyasının altına imza atmayın. Kul hakkı yemeyin. Eğer kul hakkı yediyseniz karşınızda beni göreceksiniz. Onun dışında hiçbir sorunum yok.

SURİYELİ KARDEŞLERİMİZİ, AFGAN KARDEŞLERİMİZİ KENDİ ÜLKELERİNE UĞURLAMAYA HAZIR MIYIZ: Son söz. Hazır mıyız? Demokrasiyi, özgürlükleri getirmeye hazır mıyız? Her eve huzuru ve bereketi getirmeye hazır mıyız? Suriyeli kardeşlerimizi, Afgan kardeşlerimizi kendi ülkelerine uğurlamaya hazır mıyız? Güzel. O zaman sandığa, bir bayram havası içinde gidiyoruz, oyumuzu kullanıyoruz, demokratik bir yönetimi Türkiye’ye getirmek için.

BURAYA GÜZEL BİR STADYUM YAPACAĞIM: Benim gençlere sözüm olsun; buraya güzel bir stadyum yapacağım. Sözüm olsun. Sizler spor yaptığınız sürece biz mutlu oluruz. Dünyaya iyi sporcular yetiştiren bir ülkeyiz aynı zamanda. Stadyum olacak, göreceksiniz. İl başkanına söyleyin, seçilecek olan milletvekiline haber verin, bana hatırlatsın diye. Anlaştık mı? Her şey çok güzel olacak. Vallahi de billahi de her şey çok güzel olacak. Sizin için, bu ülkenin insanları için çalışacağım. Bu ülkenin insanları için çaba harcayacağım. Bu ülkede huzur, bereket olsun diye çalışacağım.

SOYGUN DÜZENİNİ, HARAMİ DÜZENİNİ BİTİRECEĞİZ: Saraylarda gözüm yok. Mütevazı evimde sizler gibi yaşamak benim için en büyük onurdur. Bu onuru hayatım boyunca hep sürdüreceğim. Öyle büyük paralar, israflar yapmayacağım. Ayrıca Cumhurbaşkanlığına bağlı 16 uçak var. 16 uçağı satacağım, orman yangınlarında kullanılmak üzere yeni uçaklar alacağım. Böyle beş yerden maaş alma saltanatına da son vereceğiz. Vatandaşın evladı işsiz, 5-6 yerden maaş alıyor. Devleti soyuyorlar. Soygun düzenini, harami düzenini bitireceğiz."

Anka Haber Ajansı