Murat Emir'den İktidara 'İnfaz Kanunu' Tepkisi: Bekleyip Bekleyip Sonunda ‘Chp Kaçıyor’ Demeye Çalışacaklar

Murat Emir'den İktidara 'İnfaz Kanunu' Tepkisi: Bekleyip Bekleyip Sonunda ‘Chp Kaçıyor’ Demeye Çalışacaklar

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, infaz kanununa ilişkin "İktidar partisi her zamanki gibi suçlayacak birilerini arayan bir tutumda. Bu sefer de yapacakları iş bekleyip bekleyip sonunda ‘CHP kaçıyor’ demeye çalışacaklar. Eğer infaz yasasını düzenleyeceksek, bu konuda ciddi bir çalışma yapacaksak yeteri kadar zamanda, herkesin katkı vereceği, tüm kesimleri dinleyeceğimiz bir süreci yürütürüz ve onun sonucunda da bir bayram müjdesi olarak da infaz yasası bekleyenlere bir bayram hediyesi veririz hep birlikte.

(TBMM) - CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, infaz kanununa ilişkin "İktidar partisi her zamanki gibi suçlayacak birilerini arayan bir tutumda. Bu sefer de yapacakları iş bekleyip bekleyip sonunda ‘CHP kaçıyor’ demeye çalışacaklar. Eğer infaz yasasını düzenleyeceksek, bu konuda ciddi bir çalışma yapacaksak yeteri kadar zamanda, herkesin katkı vereceği, tüm kesimleri dinleyeceğimiz bir süreci yürütürüz ve onun sonucunda da bir bayram müjdesi olarak da infaz yasası bekleyenlere bir bayram hediyesi veririz hep birlikte. Ama sizin amacınız üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek, CHP’yi sıkıştırmak, ‘Biz yapacaktık da onlar kaçtı’ demekse bu tip ucuz oyunlara asla girmeyin" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. İktidarın anayasa değişikliği için yaptığı çalışmalar, Kurban Bayramı'ndan önce Meclis gündemine getirilmesi beklenen infaz kanunu ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun afiş ve posterlerinin kullanımının yasaklanmasına değinen Emir'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Defalarca değiştirilmiş ama her defasında askeri darbe ürünü olmakla suçlanan 82 Anayasası yine gündeme getirildi ve Türkiye’de onca sorun varken sivil bir anayasa yapma derdine düştüler. ‘Bu anayasayı askerler yapmıştı. Bu sefer biz yapacağız, sivil anayasa yapacağız.’ ‘Daha özgürlükçü bir anayasa yapacağız’ demiyorlar. ‘Daha demokratik bir anayasa yapacağız’ diyemiyorlar ama ‘Sivil bir anayasa yapacağız.’ Hedefleri belli, ‘Milletimize gideceğiz’ diyorlar ama milletten kaçıyorlar, sandıktan kaçıyorlar, sandığa girecek cesaretleri yok. Bunun için 400 milletvekilinin peşine düşmüşler. Çabalarınızı izliyoruz ve 400 milletvekilinin peşine nasıl ve niye düştüğünüzü gayet iyi biliyoruz. Her defasında Tayyip Erdoğan’ın ihtiyaçlarını gidermek üzere bir anayasa değişikliği yapıyoruz. Bu sefer ne diyor beyefendi, ‘Benim aday olmak gibi bir derdim yok.’ Senin yerine dertlenen Devlet Bahçeli var, partindeki insanlar var, senin dertli olmana gerek yok. Sen hiçbir zaman kendin için bir şey istemedin zaten ama her defasında önüne koydular senin adamların.

"İmamoğlu sudan bahanelerle cezaevinde tutsak olarak tutuluyorken bir anayasa değişikliğini konuşmanın dahi zemini yok"

Toptan bir anayasa değişikliği yapacaklarmış. Türkiye’de cezaevleri tıka basa doluyken, seçilmiş belediye başkanları, Tayyip Erdoğan’ın en güçlü rakibi Ekrem İmamoğlu sudan bahanelerle cezaevinde tutsak olarak tutuluyorken bir anayasa değişikliğini konuşmanın dahi zemini yoktur. Anayasaya uymayan, AYM kararlarını hiçe sayan, AİHM kararlarını görmezden gelen bir iktidarla nasıl anayasa yapacaksınız. Önce uyarsınız mevcut anayasaya, beğenmediğiniz anayasadaki temel hak ve özgürlüklere dikkat edersiniz, ondan sonra olabilir. Ama bu akılla, bu yapıyla şu siyasi atmosferde hiç kimseyle anayasa masasına oturmayacağımızı bir kez daha söylemek isterim.

Türkiye’yi 2017’deki anayasa değişikliğine götürdüğünüz süreçte önünü açıyordunuz, yargı, Meclis sana ayak bağıydı, tek adam rejimiyle güçlü iktidar, siyasi istikrarla Türkiye’yi uçuracaktın, uçurumun dibine götürdün. 2017’den beri yaşadığımız ağır ekonomik kriz, demokrasi krizi ve adaletimizi kaybedişimizin altında tek adan rejimi var. İdam talebi parlamentoya gelsin, bir an evvel Abdullah Öcalan’ı idam edeceklermiş. 2017’deki iddiaları bu. Diyor ki, ‘Milletime götürürüm ben bunu.’ Nerede kaldı sizin sözleriniz? Bir tek derdi var, koltuğunu korumak.

Serap Yazıcı Özbudun, AKP’ye geçmeden önce bahsettiğimiz anayasa değişikliklerine karşı göğsünü siper etmiş, demokrasiden yana durmuş bir bilim insanıydı ve AKP’ye geçtiğinde de ‘Ben bir şeyleri değiştirebilirim umudu içerisindeyim’ demişti. Ne oldu Serap hocam? Sizi sabah komisyona aldılar, öğleden sonra çıkarttılar. Daha öncekilere yaptıkları gibi yapacaklar size. ‘Otur’ diyecekler oturacaksınız, ‘kalk’ diyecekler kalkacaksınız.

"‘CHP kaçıyor’ demeye çalışacaklar"

Meclis bir infaz kanununu bekliyor. Bir af anlamına gelecek kanuni bir düzenlemeyi bekliyor. Muhataplarımızdan duyuyoruz, bir çalışmaları var ama bir türlü getiremiyorlar. Komisyonun çoktan toplanmış olması gerekirdi. Önümüz bayram, insanlar cezaevinde, aileleri evlerinde bu kanunu bekliyorlar. Ve bu sözler iktidar partisi tarafından verildi, bu umut yaratıldı. Parlamentoya düşen derli toplu, herkesin katkı vereceği, yaraları acıtmayacak, toplumsal yaraları derinleştirmeyecek, adalet duygusunu zedelemeyecek ama cezaevlerindeki sorun da çözecek bir kanun yapmaktır. Bir öneriyle gelmelerini, komisyonda buna katkı vermeyi ve böylelikle hedeflenen hem yaraları kanatmayacak hem toplumsal uzlaşıyı artıracak ama aynı zamanda cezaevlerindeki tıklım tıklım yatma sorununu da çözecek ve adaleti, eşitliği getirecek bir yasa bekliyoruz. Biz bu yasaya katkı vermeye hazırız ama bir türlü gelemeyen bir teklif var. Neyden korkuyorsunuz, çekiniyorsunuz?

Kovid dönemindeki af yasası çıkarken açıkça söyledik. Sadece hükmü kesinleşenler bakımından bu yapılırsa yanlış olur çünkü kimi sanıklar bakımından hüküm kesinleşmiyor ama buradaki sorun yargılamanın uzun sürmesi. Hükmü kesinleşmiyor, yanında daha ağır suçu işlemiş kişi evine gidiyor ama o kişinin dosyası beklediği için o kişi hapiste kalıyor. Bunu vicdan, yasa kabul etmez. MHP sözleri var, ‘Hiç olmazsa burada bir eşitlik sağlayın’ sözü var. Kovid yasasını hükmü kesinleşenler bakımından getirseniz bir ölçüde rahatlama sağlanacak ama iktidar partisi her zamanki gibi yan çizen, her zamanki gibi sorumluluktan kaçan, her zamanki gibi suçlayacak birilerini arayan bir tutumda. Bu sefer de yapacakları iş bekleyip bekleyip sonunda ‘CHP kaçıyor’ demeye çalışacaklar. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. CHP bu şantajlara boyun eğmez. Eğer infaz yasasını düzenleyeceksek, bu konuda ciddi bir çalışma yapacaksak yeteri kadar zamanda, herkesin katkı vereceği, tüm kesimleri dinleyeceğimiz bir süreci yürütürüz ve onun sonucunda da bir bayram müjdesi olarak da infaz yasası bekleyenlere bir bayram hediyesi veririz hep birlikte. Ama sizin amacınız üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek, CHP’yi sıkıştırmak, ‘Biz yapacaktık da onlar kaçtı’ demekse bu tip ucuz oyunlara asla girmeyin.

"Kin içerisindesiniz çünkü koltuğunuzu kaybedeceksiniz"

Ekrem İmamoğlu’nun resimlerine dahi tahammül edemiyorlar. Diplomasını iptal ettiler, olmadı. Malına el koydular, olmuyor. X hesabına el koydular, olmuyor. Tutuklu yargıladılar, yerine vekil atamak durumunda kaldık, seçilmiş belediye başkanını cezaevine koydular, yine Ekrem İmamoğlu’ndan kurtulamıyorlar, kurtulamayacaklar. Onun gölgesi de silüeti de resimleri de düşünceleri de sizin peşinizi bırakmayacak. Sandık gelene kadar, adayımız yanımızda o seçime girene kadar bu korkunuz bitmeyecek. Savcıya sesleniyorum: Normalde valiliğe göndermesi gereken bir yazıyı hukuksuz bir biçimde emniyete gönderiyor, ‘Ekrem İmamoğlu afiş ve posterlerini toplayın.’ Ben bunu asınca halkı kışkırtmış mı oluyorum? Boğaz Köprüsü’ne Ekrem İmamoğlu’nun posterini asınca halk kışkırmış mı oluyor? Bir kişi kışkırıyor, o da sizsiniz. Kin içerisindesiniz çünkü koltuğunuzu kaybedeceksiniz.

Türkiye’de kota var, ham altın Türkiye’ye getirilemediği için her bir kilo altını Türkiye’ye getirmekle kaçakçılar 5 bin dolar kazanıyor. Bazı AKP’li eski milletvekilleri ve bazı MHP’li mevcut milletvekilleri altın ticaretini su yoluna çevirmişler. Yakalandılar. Eski AKP Milletvekili Fatih Metin, özel kalem müdürü Yunus Emre... 7 defa gitmiş gelmiş, en son 60 kilogram altınla yakalandı. 3 MHP milletvekili... 2’si havaalanında, diğeri Öncüpınar sınır kapısında 10 kilogram altınla yakalandı. Aralarında görüştü Devlet Bahçeli, Tayyip Erdoğan. Bir rapor hazırladılar. Devlet Bey, o rapora istinaden bu 3 milletvekilinin istifasını istedi ve sonuçta savcılık harekete geçmiyor. Sorun buradadır. Türkiye bir hukuk devletiyse eğer bu kadar açık, kendi partileri bile sahip çıkamamış, istifasını istemiş ama Cumhuriyet savcıları harekete geçemiyor. Çünkü failler AKP’li ve MHP’li. Ama bilsinler ki biz bu suçun peşini bırakmayacağız. Sizin zannettiğiniz gibi bu bir aile içi mesele değil, Türkiye’nin meselesi. Açıkça suç işlenmiştir. O suçun cezası onlara verilene kadar da bu sürecin takipçisi olacağız."

Anka Haber Ajansı