Özgür Özel: "Beşinci Parti İle Birlikte Kör Topal, Zorla Ayakta Tuttukları Bir İktidar Var"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Benim tekrar seçilme ya da aday olma gibi bir derdim yok" sözlerine ilişkin, "Anayasa masasına çağrı için toplumdaki en büyük çekince şu: Bir kez daha aday olabilmek için yapıyor. Bu itirazı durdurabilmek, toplumun bu itirazının önüne geçebilmek için gerçekleri konuşmuyor. Tek derdi, ‘Hiç kaybetmiyorum’ diyordu, kaybetti. Birinci parti olmakla övünüyordu, ikinci parti. Beşinci parti ile birlikte kör topal, zorla ayakta tuttukları bir iktidar var. O yüz
(İSTANBUL) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Benim tekrar seçilme ya da aday olma gibi bir derdim yok" sözlerine ilişkin, "Anayasa masasına çağrı için toplumdaki en büyük çekince şu: Bir kez daha aday olabilmek için yapıyor. Bu itirazı durdurabilmek, toplumun bu itirazının önüne geçebilmek için gerçekleri konuşmuyor. Tek derdi, ‘Hiç kaybetmiyorum’ diyordu, kaybetti. Birinci parti olmakla övünüyordu, ikinci parti. Beşinci parti ile birlikte kör topal, zorla ayakta tuttukları bir iktidar var. O yüzden bundan sonraki süreçte de Erdoğan bu tip taleplerde bulunur. Ama daha önce sözüne güvenilemez olduğunu defalarca ispatladığı için bizim onun sözüne bu anlamda bir itibarımız yok maalesef. Sayın Erdoğan aday olsa da olmasa da bir sonraki Cumhurbaşkanı, milletimizin takdirleriyle Ekrem İmamoğlu olacak" dedi.
Özel, Silivri'de tutuklu bulunan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in duruşmasına katılmasının ardından partisinin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret etti.
Özgür Özel, ziyaretin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik bugünkü operasyon ve Ahmet Özer'in savunmasına ilişkin açıklamalarda bulunmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Biz terörsüz ve demokratik Türkiye istiyoruz"
Özel, bazı terör hükümlülerinin cezalarının Yargıtay tarafından bozulması ancak tutuklu bulunan belediye başkanlarının tahliye edilmemesine ilişkin sözler üzerine şunları söyledi:
"Bombada parmak izi bulunan terörist bu şekilde serbest kalıyorsa bu çok vahim bir durumdur. Bu konuyu en yakından Sayın Bahçeli’nin takip ediyor olması lazım. Cenazeye katılmış, biz o zaman katılamamıştık cenazeye. Aileye verdiği taziye vardır. Ben diyorum ki, ‘O ailenin bu süreçte kurulacak komisyonda sözü olsun’ diyorum. ‘O ailenin gözünün içine bakamayacağımız işler yapmayalım’ diyorum. İşte mesela bu anlattığınız, olay böyleyse yani. Ben de sabah gazetede böyle bir okudum haberi sadece. Devlet Bey’in cenazeye katıldığını okudum, 300 yıl ceza almış bozulmuş. Eğer buysa anladıkları, işte bu yapmaya çalıştıkları işler, bunlar olmasın diye biz yıllardır diyoruz ki ‘Mecliste bir komisyon kuralım, oturalım, bütün boyutlarıyla konuşalım.’ Bir sürü kategori var. Suç işlemişler, işlememişler, örgüt üyeleri, üye gibi sayılanlar falan. Bunların hepsinin enine boyuna konuşulması lazım. Ondan sonra da sağlıklı adımlar atılması lazım. Biz terörsüz Türkiye istiyoruz, biz terörsüz ve demokratik Türkiye istiyoruz.
Biz terörsüz Türkiye’nin en önemli yolunun demokratikleşme olduğunu biliyoruz. Bunun için en önemli katkıları vermeye hazırız. Ama bu dediğiniz gibi şehitlerin kemiklerini sızlatacak, gazilerin yüzüne bakamayacağımız, analara, çocuklara ne diyeceğimiz… Hadi Devlet Bey, şimdi gitsin o aileye bir şey söylesin. Bir süreci böylesine yönetirseniz, böyle zor durumda kalırsınız. Onu iterek, bunu kakarak kendince plan yaparak, Tayyip Bey’i yeniden seçtirme üzerinden hesap kitap yaparak değil, demokratikleşerek, sorunları çözerek ve her adımı doğru planlayarak, kimsenin de sinirine, yarasına, sinir ucuna basmadan, yarasını yeniden kanatmadan yapılması lazım. Yoksa öyle bu olacak şey mi? Bu mu yani yapacağınız? Öyle yaparsan, böyle olur. Hani diyorum ya pankreas ameliyatını 3 bin yıl önce yapıldığı gibi yapmaya çalışıyor, safra kesesi ameliyatını. Bizim belediye başkanlarımızın suçu çok ağır. Bizim belediye başkanlarımız, belediye kazanmakla suçlanıyorlar. Tayyip Bey’i yenmekle. Asker şehit etmekle değil. Asker şehit etmekle suçlandığında ona sürecin bir çözümü varmış, bugün siz anlatıyorsunuz. Ama AK Parti’yi yenmenin affı yok. O yüzden tutuklulukları devam ediyor."
"Biz herkesin tam eşit olduğu bir anayasa istiyoruz"
Sivil anayasa ve azınlık tartışmaları hakkındaki soruyu Özel, şöyle yanıtladı:
"Soruyu sahiplenmeden söylüyorum. Çünkü Kürtler azınlık değil, Aleviler azınlık değil. Azınlıklar anayasal bir tanım ve o kanun çıktığında kimler azınlık sayıldıysa, azınlıklar onlar. Ama şunu söylemek isterim: Anayasa’ya uymayan biriyle, Anayasa’yı tanımayan biriyle, kendi iktidarı için Anayasa’yı ayaklar altına almaktan çekinmeyen biriyle, bekar, gencecik, yalnız bir annenin bebeğinin gözünün yaşına bakmayan biriyle, acıması olmayan biriyle, müzakere edilemeyen biriyle, yani oturup da şu arkada yarattığı hukuksuzluğu içine sindirebilen biriyle, Vera’yı üç yıldır babasız tutan biriyle, kendisinin annesine edilen küfrü elleriyle silmiş Osman Kavala’yı hala daha ‘Anneme küfür yazdı’ diye Ahmet Hakan’ın köşesinde yalanlandığı halde aylar önce, yıllar önce şahidi akademisyenler söylediği halde, sırf kendi iktidarını uzatmak için burada insanları tutan biriyle, siz diyorsunuz ki, ‘Demokratik bir Anayasa yapar mısınız?’ bakın onu seçenlerle yaparım. Geçmişte bir hata yapmış Erdoğan’ı seçmiş. Gelecekte o insanlarla Türkiye’nin en demokratik anayasasını, en sivil anayasasını yaparım. Dezavantajlı grupları kayıran anayasa da yaparım. Hepimiz yaparız bunu.
Biz sivil bir anayasa istiyoruz, biz herkesin tam eşit olduğu bir Anayasa istiyoruz. O Anayasa’ya uygun kanunlar olsun, o kanunlar herkese eşit uygulansın istiyoruz. Kimse geride kalmasın istiyoruz. Ben İBB'nin üç kez üst üste Tayyip Erdoğan’ın adaylarını yenmiş Cumhurbaşkanı adayımı geride bırakacağım, sonra gideceğim Tayyip Erdoğan’a. Arkadaşlarım buradayken ne konuştuk? Can Atalay, seçilmiş milletvekili buradayken ne konuştuk? Anayasa Mahkemesi kararları varken ne konuşacağım? AİHM kararları varken ben bunlarla ne konuşacağım? Önce bir Anayasa’ya uyusunlar. Ben 31 Mart’ta seçimi kazandım, Mayıs ayının 6’sı mıydı neydi, Sayın Erdoğan’la görüştük. Dedim ki ‘Bu zehirli dilden Türkiye’yi kurtaralım. Birbirimize bağırmakla çağırmakla, emeklinin de karnı doymuyor, asgari ücret de artmıyor, insanların demokratik talepleri de olmuyor, cezaevleri de boşalmıyor. Gelin hukuka ve Anayasa’ya uyalım.’ Yanımdaydı Namık Bey, satır satır not tuttu. Tarihin önünde utanacak değil, övünülecek bir görüşme yaptık orada, bizim açımızdan. O gün dediklerimizi söyleseler, bugün yaşanan bunca olumsuzluğun hiçbirisi yaşanmayacak. Ne bu kadar yoksulluk, ne bu kadar haksızlık, ne bu kadar adaletsizlik? Ama neyi tercih ettiler? Kavgayı tercih ettiler, zulmü tercih ettiler. İstanbul İl Başkanlığı’nın önündeydik beraber. Ne dedim o gün? Bu yaptıklarını sordunuz. ‘Savaş ilanı kabul ediyorum’ dedim. ‘Siz ne yapacaksınız?’ ‘Savaş ilan edilmiş bir parti ne yaparsa onu yapacağım, mücadele edeceğim’ dedim. Mücadele ediyorum arkadaşlar, mücadele ediyoruz hep beraber. Mücadele edeceğiz. Bunlarla müzakere edilmez, bu kadar vicdansız, acımasız, hukuk tanımayan adamlarla neyini müzakere edeceğim? Önce bir normal, böyle bir müzakere edilebilir bir zemine getirsinler bakalım Türkiye’yi. Bütün Anayasa Mahkemesi kararlarına uysun, AİHM kararlarına uysun. Desin ki ‘Ben tamamım.’ Ben de tamamım o zaman. Oturalım bir bakalım ne yapabiliriz diye. Bir Anayasa çiğnemenin müeyyidesini konuşmak lazım ilk önce bu ülkede. Anayasa’ya ilk onu yazmak lazım, böyle alnına. Anayasa’ya uymayana ne müeyyide yapılacak? Çünkü bu müeyyidesizlik şımarttı bunları bu kadar."
"Haydi bakalım ben asacağım, Akın Gürlek gelsin ve indirsin"
Ekrem İmamoğlu’nun pankart ve afişlerinin toplatılması ile yasaklanması kararının sorulması üzerine Özel, şunları söyledi:
"Hayatımda duyduğum en hukuk tanımaz karar bu. Ekrem İmamoğlu’nun ünvanı ne? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Buna kim karar veriyor? İstanbul’un seçmeni. Suçu ispatlanmış mı? Hayır. En temel hukuk ilkesi ne? Suç ispatlanana kadar suçsuzdur. Hem seçilmiş hem suçsuz. Şu anda da maaşının üçte ikisi yatıyor. Kanun öyle, görevden uzaklaştırsan da. Unvanı; Belediye Başkanı. Onun fotoğrafını asmaya nasıl yasak getiriyorsun sen? Suçlu mu? Daha iddianamen yok yahu. İddianame yok. Sadece senin aldığın bir talimat, yaptığın gözaltı, ardından tutuklama tedbiri haksız. Bu kişilere aradığın suç var. Kazıdıkça batıyorsun, kazıdıkça derine batıyorsun. İddianame yok. Olsa ne yazar? Yargılama yok. Olsa ne yazar? Karar verilmemiş. Verilse ne yazar? Kesinleşmesi lazım. Ancak o zaman diyebilirsin, ‘Bu kişi suçlu’ diye. Suçu ve suçluyu övmeye girermiş, Ekrem İmamoğlu’nun parkartını asmak veya metroda sesini duymak, metro duraklarında Ekrem İmamoğlu’nun sesini duymak. Böyle bir şey olabilir mi? Yani gerçekten insan utanıyor. Utanıyor bu yaptıklarına. "Başkanım biz asalım, gelsinler indirsinler'. Ben asacağım şimdi gidip o bayrağı. Haydi gelsin, indirsin. Hangi suçlu ya? Kendini inkar ediyor adam. Adliyeden vermişsin temiz kağıdını, aday olmuş. O günden bugüne bir şey yok. Bir iddian var, iddianamesi yok. Orada suçlu varmış gibi ‘Yapamazsın, asamazsın.’ Haydi bakalım ben asacağım, Akın Gürlek gelsin ve indirsin. Zavallı polislere, gariban adamlara verecek kanunsuz emri oradan bir amir. Haydi bakalım bizim emekçilerle ‘İndirirsin, indirmezsin…’ Ayıp bir şey ya. Tepemin tasını attırmasın, giderim odasının kapısına asarım Ekrem Bey’in resmini yani. Arsızlığın da bir limiti var."
"Erken seçim olursa Erdoğan kaybeder"
Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçimle ilgili, "Türkiye’yi böyle bir badirenin içerisine sokmayız, buna gerek yok" açıklamaları hakkında şöyle konuştu:
"Şimdi erken seçim olursa ne olur? Erdoğan kaybeder. Bu nedir? Onun için badiredir. O zaman buna ‘badire’ diyelim. Bu badire değil, Türkiye’nin tek çıkış umududur. Bu kadar yoksulluktan, bu kadar haksızlıktan, bu kadar yüksek tansiyondan, bu kadar herkesin mutsuz olduğu bu ülkeden kurtulmanın yolu sandıktır. O yüzden bakın akşam mitingleri yapıyoruz. Dünya siyaset tarihinde yedi gece üst üste aynı meydanda, aynı saatte, aynı konuşmacı, milyonlarca kişi… Böyle bir şey yok. Üstüne her çarşamba, aynı saatte, bir ilçede. Pendik’i gördünüz, Pendik’in enerjisini. İzmir’i gördünüz, Mersin’i, Konyayı, Van’ı, Yozgat’ı, Samsun’u. 50’nin üzerinde il sırada, ‘Daha büyüğünü ben yapacağım’ diye bütün ilçeler il başkanımı sıkıştırıyorlar, ‘Bize ne zaman geliyorsunuz?’ diye. Ne diye bağırıyorlar? ‘Ey Erdoğan adayımı bırak, sandığı getir. Adayı yanımda, sandığı önümde istiyorum’ diye. Bu sese daha ne kadar dayanacaksın? 20 milyona gidiyor imzalar. 20 milyonda noter tespitini yapacağız. Sonra salt çoğunluğa geri sayacağız. Ne yapacaksın? Yahu şu anda 18 bilmem kaç, 17,5 milyonun üzerinde insan ‘Adayımı bırak, sandığı getir’ demiş yahu. İnsan bir de ondan sonra ‘badireymiş’ de bilmem neymiş de... Kaçamaz. O sandık ya gelecek ya gelecek."
"Beşinci parti ile birlikte kör topal, zorla ayakta tuttukları bir iktidar var"
Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Yeni Anayasa’yı kendim için istemiyorum. Benim tekrar seçilme ya da aday olma gibi bir derdim yok" sözleri hakkında, "Anayasa tartışmaları üzerinden bunu nasıl okumak gerekir?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Anayasa masasına çağrı için toplumdaki en büyük çekince şu: Bir kez daha aday olabilmek için yapıyor. Bu itirazı durdurabilmek, toplumun bu itirazının önüne geçebilmek için gerçekleri konuşmuyor. Hepimiz biliyoruz ki tek derdi… O derdi yüzünden Ahmet Özer içeride. Tek derdi, ‘Hiç kaybetmiyorum’ diyordu, kaybetti. Birinci parti olmakla övünüyordu, ikinci parti. Beşinci parti ile birlikte kör topal, zorla ayakta tuttukları bir iktidar var. O yüzden bundan sonraki süreçte de Erdoğan bu tip taleplerde bulunur. Ama daha önce sözüne güvenilemez olduğunu defalarca ispatladığı için bizim onun sözüne bu anlamda bir itibarımız yok maalesef. Ayrıca da biz AK Parti’nin adayıyla değil, kendi adayımızla ilgileniyoruz. Sayın Erdoğan aday olsa da olmasa da bir sonraki Cumhurbaşkanı, milletimizin takdirleriyle Ekrem İmamoğlu olacak."
(SON)
Anka Haber Ajansı