Özgür Özel: “Chp'yi Ve Toplumsal Muhalefeti Yeniden Sokakla Ve Mücadeleyle Tanıştırıyoruz”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bizim yaptığımız şu: CHP'yi ve toplumsal muhalefeti yeniden sokakla ve mücadeleyle tanıştırıyoruz. Mitinglerin her bir tanesi, şüphesiz ordunun yaptığı tatbikatlar gibi, manevra kabiliyetini yeniden kazanıyor ve mücadelenin tadına varıyor ve bunu bir eylemsellik içinde sürdürmenin ve sonuç alabileceğine insanlar inanıyor. Korku, endişe üzerine, size çizdikleri sınır içinde, 'Sen burada kal içeride konuş. Dış basına konuşma. Dış ülkelerle konuşma. Sokağa çağırma. Eylem yapma. M
(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bizim yaptığımız şu: CHP'yi ve toplumsal muhalefeti yeniden sokakla ve mücadeleyle tanıştırıyoruz. Mitinglerin her bir tanesi, şüphesiz ordunun yaptığı tatbikatlar gibi, manevra kabiliyetini yeniden kazanıyor ve mücadelenin tadına varıyor ve bunu bir eylemsellik içinde sürdürmenin ve sonuç alabileceğine insanlar inanıyor. Korku, endişe üzerine, size çizdikleri sınır içinde, "Sen burada kal içeride konuş. Dış basına konuşma. Dış ülkelerle konuşma. Sokağa çağırma. Eylem yapma. Muhalefeti burada yap.’ Orada muhalefet dönemi bitti. Yok öyle bir şey” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul’da Medyascope TV’de gazeteci Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı. Özel, kayyum ihtimalinin tamamen ortadan kalkıp kalkmadığı sorusuna şu yanıtı verdi:
“Hukuken hiçbir zaman tamamen kalkmaz ama siyaseten ortadan kalktı. Zaten CHP’ye kayyum atanması, 19 Mart darbe girişiminin üç ayağından bir tanesiydi. Birincisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) kayyum atacaklar, ikincisi CHP’ye ve İstanbul Barosu'na. Böylece savunmanın belini kıracaklar, partinin hiyerarşisini kırıp buna direnmemizi kıracaklar, İBB’yi de kazanamadıkları belediyeyi alıp oraya adı belli, daha önceden hazırladıkları eski bakan ve belediyenin eski genel sekreter yardımcısını atayacaklar, böylelikle projeleri tamamlanacaktı. Biz bunu bir darbe girişimi olarak görüp halkı buna direnmeye ayağa kaldırınca, kendimiz ayağa kalkınca tabii bu süreç akamete uğradı. Partiye kayyum ihtimaline karşılık da olağanüstü kongreye gittik. Bunun iki tane çıktısı var: Bir tanesi, yandaş medyayı görüyorsunuz, CHP’deki bu mücadeleyi işlevsizleştirmek, kendisine göre önemini azaltmak, dikkatleri başka yere çekmek için hala bir buçuk yıl önceki kurultayla ilgili bir sürü yalan atıyorlardı.
“Yıkıcı şeyler söyleyenin de hiç itibar görmediği bir yere geldik”
Esas mesele şu: Biz kurultayın iradesini tazelerken partinin birlik ve bütünlük halinde olduğunu göstermeyi de son derece önemsedik. Çünkü şu anda CHP bir saldırı altında, Türkiye demokrasisi saldırı altında. Burada halen daha CHP'de bir ikilik görüntüsü, farklı farklı düşünceler varmış gibi göstermeye çalışıyorlardı. Görüldü ki aslında hem tüzük kurultayında hem şimdi; CHP'de her geçen gün daha güçlü bir şekilde yönetimi, mücadeleyi sahiplenme iradesi var. Parti içindeki farklı düşünen seslerin yıkıcı şeyler söylemediği, artık o üç-beşe inmiş yıkıcı şeyler söyleyenin de itibar görmediği bir yere geldik.
“Dışarıdan bir kayyum ataması yapmaya cesaret edemezler”
Özel, “CHP için kayyumlar belli miydi” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Mutlaka bellidir ama artık oralara girmemek lazım. Çünkü delegemiz bu ihtimali ortadan kaldırdı. Bundan sonra CHP'ye, herhangi bir CHP'liyi kayyum atayamazlar, kurultayın iradesi ortada. Dışarıdan atama yapmaya cesaret edemezler. Bu noktada bugünlerde ifadeye çağrılanlar meselesi de aslında normal bir akış. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul'un aksine gizli tanıkları kabul etmeyip şeffaf bir şekilde süreci yürütüyor. Bize de bilgi vermişti, ‘Kimin adı geçerse ifadeye çağıracağım.’ Ben bunda bir mahsur görmüyorum çünkü korkacak bir şeyimiz yok.”
Özel, İş Bankası’na kayyum atanması iddialarına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkiye'yi ben yabancı basına konuştuğumda ya da örneğin Avrupa Birliği'nin (AB) bütün büyükelçileriyle öğle yemeğindeydim. Bunları görünce, ‘Türkiye'yi şikayet ediyor.’ Ben bunların yaptıklarını, Türk milletine şikayet etmek istiyorum. Bir ülkenin ekonomisinin beline kazma vuracaksanız o ülkede devletin sözünü, lafını güvencesiz kılmanız lazım. Yani insanlar dışarıdan baktığında, ‘Buraya güven olmaz’ diyorlarsa para getirmezler, yatırım yapmazlar.”
“Korku salmak için söylüyorlar, yapamazlar ama ülkeye de çok büyük kötülük yapıyorlar”
Sözlerine 2019 ve 2024 yerel seçimlerinde İBB’deki süreçleri hatırlatarak devam eden Özel, şöyle konuştu:
“İmamoğlu, 1 milyon farkla kazandı ve bir yıl olmadan bu sefer kayyum eliyle belediyeye çökmeye çalışıyor. Yine aynı kişiye, aynı rakibine 31 yıl önce devletin verdiği diplomayı iptal ettirdi. Şimdi siz yabancı yatırımcı olsanız, siz Türkiye'ye yatırım yapmak isteyenlere danışmanlık yapan şirket olsanız, Türkiye'deki yatırımlara para aktaran fon olsanız Türkiye'ye yaklaşır mısınız? Devletin verdiği hangi kağıdın garantisi var? Operasyonun etrafındaki 26 şirket; soruşturabilirsin, tedbir kararı alırsın, mal varlıklarını dondurursun, sattırmazsın, yurt dışına yollamazsın, anlarım. Daha mahkeme görülmeye başlamadan şirketlere el koydu, yandaş kayyumlar atadı, şirketlere resmen el koydu. Diyor ki ‘Güven bana, Türkiye'ye para yatır, hisse senedi veriyorum.’ Ya yarın, ‘bu geçersiz’ dersen, hazine bonosuna ‘Vallahi ben bilmiyorum, bunun bir karşılığı yok. Bir kağıt parçası’ dersen. Türkiye ekonomisine bu kadar kötülük yapılmazken borsayı sırtında taşıyan, kağıtlardan bir tanesi İş Bankası'dır. IMKB'nin birkaç taşıyıcı kolonundan biri. Şimdi sen oraya kayyum atayacaksın. Sonra dünyadaki finans şirketlerine diyeceksin ki ‘Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, aynı zamanda CHP'nin de kurucusu. Yüzde 25 hisseyi CHP'ye bırakmış. Ben CHP ile olan husumetimden buraya kayyum atadım.’ Bundan sonra Türkiye'deki bankacılık hisseleri ne olur, borsa ne olur, bir günde giden para, kaç para olur? O yüzden gerçekten korku salmak için söylüyorlar, yapamazlar ama ülkeye de çok büyük kötülük yapıyorlar.”
“Miting olsa takvimi olur, eylem olduğu için bunun son günü sonuç alacağımız gün”
Özel, çarşamba günleri İstanbul’un bir ilçesinde, hafta sonu Türkiye’nin bir ilinde geçrekleştirilecek mitinglerin ne zamana kadar süreceği sorusuna şu yanıtı verdi:
“Sonuç alana kadar. Miting olsa takvimi olur, eylem olduğu için bunun son günü sonuç alacağımız gün. Salı günleri Meclis’teyiz. Arkadaşlarımızı motive ediyoruz, mücadele ediyorlar. Bakın, İklim Kanunu geri çekildi. Çarşambaları İstanbul'da bir ilçede 20.30’da yine. Niye çarşamba? Darbenin günü çarşamba. Her hafta sonu da Anadolu'da bir büyük ‘Ekrem İmamoğlu'na özgürlük ve erken seçim mitingi’ yapacağız. Bu hafta Yozgat'tayız. Bir gün sembolik bir ilde, bir gün çok güçlü olduğumuz bir ilde, bir gün en zayıf olduğumuz ilde. Yozgat'tan neyi göstereceğiz? Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Erdoğan'ın yüzde 80’e yakın oy almakla övündüğü, partisinin yüzde 70’lerde oy aldığı bir ilde, çiftçiler eylem yapıyorlar Erdoğan'a karşı. Bunlar da ceza kesiyor traktörlere. O cezaları üstlendiğim gün telefonda, ‘Buraya bekliyoruz Başkanım. Bir miting de burada yap’ dedi Yozgatlı çiftçinin biri. ‘Yapıyorum, bir sonraki miting orada’ dedik. Gideceğiz orada bir miting yapacağız.
“Ekrem Bey serbest bırakılırsa eylem takvimimizi gözden geçiririz”
Bundan sonra Erdoğan düşünsün. Çünkü herhangi bir süreçte değiliz. Miting olsa takvimi olur, biter. Bunun takvimi sonuç alana kadar. Sonuç: Bir kere Ekrem Bey ve arkadaşlarımızı çıkaracaklar. Şeffaf, adil bir yargılama yapacaklar. Talebimiz odur ki bu televizyonlardan yayınlansın, herkes yalanı da cevabını da görsün. Sandığı önümüze getirecekler. Adayımızla birlikte seçime gireceğiz. Bu iktidarı değiştireceğiz. Bu olacak. Olana kadar mücadele edeceğiz. Birinci hedef, arkadaşlarımızın serbest bırakılması ve tutuksuz yargılanması. O zaman eylem takvimini şöyle gözden geçiririz: Ekrem Bey çıktığına göre, artık onsuz gidip eylemler yapmak yerine, ona bir program yaparız. Ama bu sefer erken seçim sandığı için mücadele ederiz. Demokrasi zeminine dönme, hiç olmazsa bir miktar yakınsamak istiyorlarsa oturur, konuşuruz. Ama birinci şartımız, arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanması."
“Devlet Bey gündemde kalmaya gayret ediyor”
Özel, “İktidar ortakları arasında sanki bir yaklaşım farkı var. En son Devlet Bahçeli, yaptığı açıklamada ‘beraat’ lafını telaffuz etti. Bunu önemsiyor musunuz, yoksa kandırmaca mı geliyor size” sorusuna şu yanıtı verdi:
“İyimser yaklaşmak isterim. Önemli bir yaklaşım ama taktik mi, yoksa gerçekten samimi mi, onu milletimiz zaman içinde görecek, takdir edecek. Devlet Bey gündemde kalmaya, gündemi belirlemeye gayret ediyor. Eğer Türkiye'yi bir erken seçim sandığına götürecek şekilde Devlet Bey gündem belirlerse ne ala; yok, bizim dinamizmimizi kırmaya yönelik bir şey yapıyorsa biz orada durmayacağız. Bunu bilmelerinde fayda var. Eğer gerçekten samimilerse bu yargılamanın adil olabilmesi için Ekrem Bey'in tutuksuz yargılanması lazım. Bu konuda bir cümle kursunlar. Bu konuda onun kuracağı cümle önemli olur. Bu yapılan iş rakibini değil, kendini küçültmektir. Ekrem İmamoğlu'nu Silivri'de, yüksek güvenlikli hapishanede bu halde tutmak Ekrem İmamoğlu'na değil, başta Erdoğan'a ve Türkiye'ye kaybettirir.”
“CHP'yi ve toplumsal muhalefeti yeniden sokakla ve mücadeleyle tanıştırıyoruz”
Özel, "19 Mart'tan sonra CHP’nin toplumsal muhalefetle buluştuğunu gördük. Özellikle gençler ama sadece gençler değil. Bu galiba işin rengini değiştirdi. Siz nasıl yorumluyorsunuz" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Aslında bizim yaptığımız şu: CHP'yi ve toplumsal muhalefeti yeniden sokakla ve mücadeleyle tanıştırıyoruz. Mitinglerin her bir tanesi, şüphesiz ordunun yaptığı tatbikatlar gibi, manevra kabiliyetini yeniden kazanıyor ve mücadelenin tadına varıyor ve bunu bir eylemsellik içinde sürdürmenin ve sonuç alabileceğine insanlar inanıyor. Yani hep diyorlar, "Özgür Özel son zamanlarda şöyle oldu." Özgür Özel hep böyleydi de görünür oldu şimdi, yaptığı işler görünür oldu. Elbette insan her gün kendisini aşar. Meselenin özü şu: Böyle bir durum olduğunda verilmesi gereken tepki, yapılması gereken mücadele budur. Bu benim de genç ekibimizin de altyapısında var. Bu bizim hep savunduğumuz mesele. Ama geçmiş dönemlerde şöyle olabiliyordu, partinin yetkili organları "sokak tehlikeli..." Gerçekten tehlikeli. Yani sonuçta Selahattin Demirtaş'ın yaptığı bir çağrıyı sekiz yıllık hapsine mazeret gösteriyorlar. "Onun çağrısı üstüne şu kadar insan öldü." Böyle riskler var mı? Var. O riskleri bertaraf edecek işler yaptık mı? Yaptık. Yapmaya da gayret ediyoruz. Ama bir yandan şundan iktidarın beslenmesine izin vermemek lazım: İktidar kendini oradan temize çekiyor, oradan yeniden hareket alanı buluyor. "Sokağa çağrı yapmak devlete kafa tutmaktır, terörizmdir.’ ’Yabancı ülkelerle konuşup da dış destek mi istiyorsun? Mandacı mısın?" Mandacının alasısın sen. Trump'ın himayesindesin sen. Sen ‘Büyük Orta Doğu Projesi’ diye kendi kendine övünüyordun. Şimdi Suriye'de kurulan planın bir parçasısın. Ama esas kazananı İsrail ve sen Filistin'i -önündeki hidrokarbon yatakları için Gazze'nin, başka bir şey değil- Trump oraya çökmeye geliyor, "Buraları yazlık yapalım. Filistinliler techir ediyor. Bunları atalım" diyor. Senin yayın organın, senin pravdan manşet atıyor veya yazılar yazıyorlar, Filistinlilerin oradan dışarıya gitmesine ‘hicret’ diyor. Buna sessiz kalan adamlar var. Bu yüzden korku, endişe üzerine, size çizdikleri sınır içinde, "Sen burada kal içeride konuş. Dış basına konuşma. Dış ülkelerle konuşma. Sokağa çağırma. Eylem yapma. Muhalefeti burada yap.’ Orada muhalefet dönemi bitti. Yok öyle bir şey.”
“Yapılan kurultayda da bize verilen oy ve destek, bu mücadele biçiminin arkasına bütün partinin geçtiğini söylüyor”
Özel, "İktidarın çizdiği alanın dışına taşan ve gündemi belirleyen bir CHP görüyoruz 19 Mart'tan beri” yorumunu şöyle değerlendirdi:
“Ona küçük bir itirazda bulunayım. İlk geldik, genel başkan olduk. Birkaç ay sonra önüme bir kağıt ittirdiler. 12 asker şehit olmuş. 'Hep birlikte terörü kınayacağız. Bu kağıdın altına imza at." AK Parti, MHP, CHP, muhalefet partileri -o zamanlar DEM'i dışlıyorlar.- ‘Niye sizinle birlikte imza atacağım? Siz ilk önce Meclis'i çağırın. Bu 12 asker bu üs bölgesinde niye öldü, neden gerekli tedbirler alınmadı, neden İHA SİHA'nın uçamayacağını öngörmeyip bu çocukları orada güvencesiz olarak bıraktınız? Bunu anlatın’ dedim. Ve şehit cenazesine gittim, camide, kendi memleketimde bana saldırttılar. Dimdik durdum, namazımı kıldım, çıktım. Saldırdılar, arabaya tekme attılar, gittim. Birilerinin eli ayağı sallanıyor, ‘Bir daha şehit cenazesine gidemeyecek miyiz’ diye. ‘Bir daha olsun, aynı tavrı göstereceğiz’ dedim. Aynı üs bölgesinde altı asker daha şehit oldu. Bu sefer benim dışımda hiçbir muhalefet partisi imza atmadı o kağıda. Ve sonraki adımlarımızın hiçbirisinde kimse bize bu soruyu soramadı. Bu mesele bir bakış açısı, bir yönetim, bir siyaset yapma bilinci. Biz CHP'de bugün 2 milyona varan üyemizle böyle bir siyaseti yaparak bu saldırıyı püskürteceğimize ben de bütün kadrolarımız da inandı. Yapılan kurultayda da bize verilen oy ve destek, bu mücadele biçiminin arkasına bütün partinin geçtiğini söylüyor.”
“AK Parti'ye yakın köşe yazarları bile CHP'nin birinciliğini teyit ediyor”
Özel, "AK Parti'nin oyları da artıyor gözüküyor ve kararsızların oylarında azalma olduğu söyleniyor. Yani CHP birinci parti oluyor ama birileri de AK Parti'ye yardıma mı koşuyor" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Aslında böyle kriz durumları, kararsızları karara iten durumlardır. O kararsızların çoğu AK Parti seçmeniydi. Ve şimdi yüzde 20'den 10'lara gerilerken bunun önemli bir kısmını CHP alıyor, bir kısmını AKP alıyor. CHP-AKP arasındaki fark açılıyor. AKP kayıp yaşamıyor veya o da biraz artıyor, kararsız azalıyor. Aslında bu bugünkü şartlarda seçim gününün simülasyonu. Eskiden AKP'li olanların yarısı bize gelip yarısından biraz azı AK Parti'ye geri dönmüş. Tabii bu kriz dönemleri, karara zorladığı için kritik. Ama bir de şöyle de bir şey var tabii: Bütün medya elinde olan birisinin daha kendinden yeni kopmuş seçmenine, karşı tarafı şeytanlaştıran propagandası bir miktar tutuyor. Gidenlerin bir kısmını geri almış ama önemli bir kısmı da bize gelmiş. Mesela AKP üç almışsa bize beş gelmiş. Aradaki farkı yedi puan ölçen var, üç buçuk-dört puan ölçen var ama hiç geride ölçen yok CHP'yi. Bugün AK Parti'ye çok yakın ve sürekli CHP'nin geriye düştüğünü söyleyen köşe yazarları bile bugünkü yazılarında CHP'nin birinciliğini teyit edip ‘Bakalım sürdürebilecekler mi’ demeye başlamış.”
“Ekrem Başkanı serbest bıraktıracağız, sandığı getireceğiz ve Türkiye'nin önünü açacağız. Bizim A, B, C, D planlarımız bu”
Özel, "Muhalefetin içerisinde bazıları, Ekrem İmamoğlu'nun aday olamaması halinde sizin aday olmaya hazırlandığınızı söylüyorlar ve bir anlamda da size yönelik birtakım saldırılar var" yorumuna ise şu yanıtı verdi:
“100 kez söyledim ben, ‘Kimle kazanacaksak onu aday yapacağız’ dedim. Benim kendimle ilgili değil, ülkemle ilgili bir hayalim, bir planım var. Benim hayalim seçim gecesi seçim kazanıldığında, genel başkan olarak çıkıp verdiğim sözü tutmanın mutluluğuyla teşekkür konuşması yapmak. Yapılacak ilk seçimlerde partiyi birinci parti, Ekrem Başkanı Cumhurbaşkanı yapacağız. Bunun başka bir yolu yok. Biz Ekrem Başkanı serbest bıraktıracağız, sandığı getirteceğiz, aday yapacağız ve Türkiye'nin önünü açacağız. Bizim A, B, C, D planlarımız bu. ‘Özgür Özel sert, güçlü bir muhalefet yapıyormuş’, kendimi aday yapmak istiyormuşum. Adamın derdi başka bir şey. Benim derdim, Türkiye'yi bu iktidardan kurtarmak. Bu sırada kendimle ilgili talep ettiğim koltuktayım, genel başkanım zaten. İlk günden bugüne kadar söylediğim çizgideyim. ‘Ekrem Başkan doğru aday. Biz adayı en doğru yöntemle belirleyeceğiz’ dedik ve 15 buçuk milyon kişi onu belirledi. Demek ki Ekrem Başkan doğru aday. Bundan sonra adayın arkasında durmak bize düşer. Biz o güne kadar adayı çıkarmak, arkasında durmak zorundayız. Onun dışında Özgür Özel'in kendiyle ilgili bir hesabı yok. Zaten kendiyle ilgili o seçim kazanıldığında en büyük başarıyı elde etmiş olacak.”
“Umudumuz insanların bu sürece dahil olması, mücadeleye omuz vermesi”
Özel, “İyimsersiniz. Son olarak neyle bitirmek istersiniz" sorusunu da şöyle yanıtladı:
“İyimserlik çok göreceli bir şey. Olması gereken için mücadele vermeyi ve buradan başaracağımıza olan inancı hissetmeyi hissettirmek benim görevim. Bu konuda benle bu duyguyu milyonlarca genç, milyonlarca kadın paylaşıyor. Biz bundan sonra bütün Türkiye'de bu büyük mücadeleyi vermek durumundayız. ‘İki-üç yıl zaman var." Tayyip Erdoğan'ın hesabına göre iki-üç yıl var. Benim hesabıma göre o kadar zaman yok. ‘Devlet Bahçeli diyor ki ‘Seçim zamanında yapılacak.’’ Yani Devlet Bahçeli diyor ki ‘Erdoğan aday olmayacak.’ O zaman Erdoğan'ın adayını konuşalım, bakalım. Bu mücadele hem gelecek seçimin mitinglerini yaptığımız hem de darbeye karşı eylem yaptığımız bir süreci birlikte görtürüyoruz. Seçmen sayısının yarısından bir fazlasına ulaşana kadar da büyük bir imza kampanyasıyla her türden; yani Erdoğan'ın meşruiyetini sorgulayan, ona tarihin en büyük güvensizlik oyunu veren ve erken seçim talep eden bir imza kampanyası yürütüyoruz. İstanbul'daki Saraçhane eylemliliğini sürdürüyoruz. Sönümlenmeden ve tehlikeli noktalara varmadan ama gücümüzü de asla ve asla zayıflatmadan. Tüm ülkeyi bu mücadelenin içine katıyoruz ve bir taraftan da artık hep beraber demokrasiye doğru geri sayıyoruz. Bunun için de derdimizi, Türkiye'ye de dünyaya da çok iyi anlatıyoruz. Yoğun, stresli, zorlu bir sürecin içindeyiz ama umutsuz değiliz. Umudumuz insanların bu sürece dahil olması, heyecan durması, mücadeleye omuz vermesi.
“İnsanlar nereye çağırılıyorlarsa oraya gitsinler”
‘İnsanlar ne yapsın’ diye sorarsanız nereye çağırılıyorlarsa oraya gitsinler. Biz onları barışçıl gösterilere, demokratik bir mücadeleye götürüyoruz. Ama her birimiz karınca gibiyiz. Bir tane karıncayı herkes ezebiliyor. Maltepe'de 2 milyon 200 bin karıncayı ezebildiler mi? Gün geldiğinde 5-10 milyonlar olacağız. Bizim gücümüz enerjimizde, birbirimize olan sevgimizde, çalışkanlığımızda ve cesaretimizde. O yüzden imzaya çağırılıyorlarsa gidip imza atsınlar. Mitinge çağrılıyorlarsa miting yapsınlar. Yürüyüş denirse yürüyüş. Günün birinde Tayyip Erdoğan bir çılgınlık daha yaptı 19 Mart'taki gibi, direniş deyince hep beraber direniş. Zaten bu kararlılık varsa korkulacak hiçbir şey yok.”
Anka Haber Ajansı