Özgür Özel: "Erdoğan Chp'den Bayramı Çaldı"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Erdoğan CHP'den bayramı çaldı. Bayramımızı çaldı. Ben Ekrem Başkan içerideyken ben içeride dünya kadar kişinin çocukları ağlıyorken, Pınar Hanım'ı daha dün Silivri'den Düzce'ye sürmüşler, çocukları sekiz saat haber alamadı, 86 yaşındaki annesi Kadriye Hanım telefonda kızım nereye gitti diyor ağlıyorken bayramlaşamayacağım kusura bakmasın" dedi.
(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Erdoğan CHP'den bayramı çaldı. Bayramımızı çaldı. Ben Ekrem Başkan içerideyken ben içeride dünya kadar kişinin çocukları ağlıyorken, Pınar Hanım'ı daha dün Silivri'den Düzce'ye sürmüşler, çocukları sekiz saat haber alamadı, 86 yaşındaki annesi Kadriye Hanım telefonda kızım nereye gitti diyor ağlıyorken bayramlaşamayacağım kusura bakmasın" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TELE 1 TV'ye canlı yayın konuğu olarak katıldı. TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile Evren Özalkuş ve Murat Taylan'ın sorularını yanıtlayan Özel, "CHP yaz döneminde eylemlere ara verecek mi? Yaz dönemi planınız nedir?" ve "Yumuşama yönünde gelen mesaj var mı?" sorularına şu yanıtı verdi:
"Artık siyaset yapmıyoruz, artık var olmak yok olmak mücadelesi veriyoruz. Karşımızdakiler şöyle düşünüyor, "Özgür Özel'in de siyasi hedefleri vardır, İmamoğlu bu iddialarla karşı karşıyayken kendi önünün açıldığını düşünecektir'. İmamoğlu'nun üzerine kapanan cezaevi kapıları, Türkiye demokrasisinin üzerine kapanan kapıdır. Sen onu içeride bırakırsan dışarıda demokrasi kalmıyor. Ekrem Bey, Tayyip Bey'i yenecek aday olduğu için içeride. Dışarıda kalanların siyasete devam etme şansları yok. Önce sandığı kurtaracaksın, önce adayı kurtaracaksın. Benim yaptığım iş siyaset değil. 100 yıl önce nasıl memleketi kurtarmak için bir mücadele varsa, o kazanımlara sahip çıkmanın mücadelesini veriyorum. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi'nde 973 ilçede 81 ilde bütün yöneticilerimizle bu mücadeleye fazla yapıyoruz diyen yok, eksik yapıyoruz diyen vardır. Eksik yapıyoruz diyen başımızın tacıdır. Milli mücadelenin kazanımlarına sahip çıkıyoruz. Atatürk'ün getirdiği Cumhuriyete sahip çıkıyoruz, demokratik Cumhuriyete sahip çıkıyoruz. İsmet İnönü'nün getirdiği çok partili rejime ve değişebilen iktidara sahip çıkıyoruz. Ecevit'in Kıbrıs'ına sahip çıkıyoruz. Deniz Baykal'ın 1 Mart tezkeresindeki duruşuna sahip çıkıyoruz. Tayyip Erdoğan yine o Amerika'ya teslim olmuş.
"Eylemler de yaz geldi diye durmaz"
Yazın miting falan olmaz ama eylemler de yaz geldi diye durmaz. O yüzden devam edeceğiz. Biz eylem yapacağız. Sonuç alana kadar devam edeceğiz, sonuç alana kadar durmayacağız. Öyle bu yaz hava çok sıcak, bunaldım yok kardeşim. Bunalırsan, bundan sonra torununu bunaltırlar. Bir daha bu ülkede torunun, çocuğun gün yüzü göremez. Eylemler devam edecek. Sahilse sahil şeridine gideceğiz, yaylaya çıktılarsa yaylaya gidecek miting yapacağız. Biz eylemlere devam edeceğiz, her çarşamba akşamı İstanbul'dan, her hafta sonu Türkiye'nin bazen bir, bazen iki ilinden ses vermeye devam edeceğiz. Ama mutlaka meydanda olacağız, direnişte olacağız."
"Mutlak bir anayasal devlet için güvencelere ihtiyaç var"
Özel, yeni anayasa tartışmalarının ve Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanlığı adaylığının sorulması üzerine şu yanıtı verdi:
"Benim hayalimdeki anayasada anayasaya uymayan kimse Cumhurbaşkanı bile olsa bunun ağır müeyyidelerinin olması gerekir. Ne Meclis Anayasa Mahkemesi kararına direnebilecek, ne alt kademe mahkemesi, ne Cumhurbaşkanı. Mutlak bir anayasal devlet için güvencelere ihtiyaç var. Bir gün bir anayasa masasına oturacak olursam, o masada birinci şart bu. Anayasaya uymamamının denetimine, müeyyidesine bir sistem kurulacak.
Anayasaya saygısı olanlarla anayasa yapılır. Anayasa değil banayasa istiyorsan yapılmaz. Anayasalar her doğan için yapılır, bunlar Erdoğan için anayasa istiyor. Erdoğan'ın, bizi Anayasa masasına çağırması için Anayasaya uyması lazım. Menemen yapamam sizle bu şartlar altında dedim. Arkadaşlarım tutuksuz yargılanacak, tutuklu biri varsa, kamuoyu o tutukluluğa hak verecek. Bunu ön şart koymuyorum ama bir iddia olarak koyuyorum, yargılamalar canlı yayınlanacak. TRT ve Anadolu Ajansı bir iftiranın kampanyasını değil, hakikatin haberciliğini yapan çizgiye çekilecekler. AYM kararları, AİHM kararları uygulanacak. Anayasa aykırı bütün tutumlarından Erdoğan vazgeçecek, sonra Anayasa masasına oturmanın usulünü konuşabiliriz. Bir bütün olarak anayasaya riayet diyorum.
"Erdoğan'ı yenecekse büyük bir demokrasi ittifakı yenecek"
Terörsüz ve demokratik Türkiye'ye evet dedim. Terörsüz ve otokratik Türkiye'yi kabul etmem. Terörsüz Türkiye başımla beraber ama otokrasiyi reddediyorum. Demokratik Türkiye'de terörü de reddediyorum. Terör örgütünün silah bırakması önemlidir. Kayıtsız şartsız silah bırakacaklar, bizim de kayıtsız şartsız Türkiye'yi demokratikleştirmemiz lazım. Çünkü eğer demokrasi olmazsa otokrasi olursa, bu ülkede huzur olmaz ve terörsüzlük kalıcı olmaz. Bir terör mücadele sona erdirildiği dönemde ülkenin toplumsal barışı için en önemli fırsattır. Bu masa o açıdan önemli bir masa. Demokratikleşme adımları atılacak, ben o fikrin sahibi olarak o masayı sahipsiz bırakamam. O masayı antidemokratik yönetmeye çalışırlarsa ona da sessiz kalmam. O masanın demokratik kurulup demokratik yönetilmesi lazım. Bu süreci hepimizin birden Türkiye'nin demokratikleşeceği bir düzleme getirmek lazım. Erdoğan'ı yenecekse büyük bir demokrasi ittifakı yenecek."
"Devlet Bey'e "Sizi burada Meclis'te yeniden görmek güzel Sayın Genel Başkanım" dedim elini sıktım"
Özel, "İki ya da üç gün önce Devlet Bahçeli'yle el sıkışma görüntüleriniz yansıdı sosyal medyaya. O buluşmayı anlatır mısınız?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Meclis Başkanlığı seçimi vardı. Meclis başkanlığı seçimini önemsiyoruz. Aday çıkarıyoruz. En yüksek oyu almaya çalışıyoruz. Çünkü Meclise değer veriyoruz. Her partinin aday çıkarması önemlidir. Bu tip işlere Devlet Bey'in devamlılığı vardır. Hakkını teslim etmek lazım. Koridora girdim bir kalabalık. Devlet Bey gelmiş dediler. "Bayramdan sonra Meclis çalışmalarına başlayacağım" diye söylemişti. Ben gelmeyecek sanıyorum. Baktım oturuyor. Yöneldim oraya, gittim. Devlet Bey'e dedim ki "Sizi burada Meclis'te yeniden görmek güzel Sayın Genel Başkanım. Geçmiş olsun" dedim elini sıktım. Manisa Hacıhaliller Köyü'nde MHP'liyle CHP'li birbirinin cenazesine de düğününe de gidiyor, iyi gününü kötü gününü birlikte yaşıyorlar. Orada el sıkışmamak yok. Türkiye siyasetine el sıkışmama getirmeye çalıştılar. Ben de ilk kazandığım seçimden sonra birinci partiye düşer diyerek Erdoğan dahil bütün liderleri bayramda aradım. Erdoğan dahil bütün liderlerle de görüştüm, konuştum, el sıkıştım tamamıyla. Devlet Bey de dahil.
Biz tüm partilerle bayramlaşan tek partiyiz. Ama bu bayramda geçen bayram olduğu gibi hiçbir partiyle bayramlaşmayacağız. Bütün partilerin AK Partililerin, MHP'lilerin tüm muhalefet partilerinin seçmenlerinin ve liderlerinin bayramını kutlarım. Ben bayramlaşamıyorum. Bana bayram gelmedi. Şimdi ben Hakan'ın yüzüne nasıl bakacağım böyle olursa. Ben yarın Manisa'da olacağım. Bayram namazına gideceğim. Köyümüze veya işte kurbanı nerede keseceksek oraya gideceğim. Ama ben bugünü bir bayram olarak göremem. Bayramlaşamam. Bana bayram gelmedi."
"Erdoğan CHP'den bayramı çaldı"
Özel, "Cumhurbaşkanı Erdoğan az önce demiş ki "Ana muhalefetin kimseyle bayramlaşamayan bir parti haline gelmesinden üzüntü duyuyoruz. Temennimiz yanlışta ısrarın bir an önce son bulması Türkiye'nin renklerinin bayramda bir araya gelmeyi başarabilmesidir." Sizi davet etmiş aslında" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Şimdi Sayın Erdoğan'a şunu hatırlatayım. Geçen bayramda yani 31 Mart'tan sonraki Nisan'da bütün partilerle bayramlaşan tek parti biziz. Devamındaki kurbanda bayramlaşan biziz. MHP ve AKP, DEM'le bayramlaşmazlardı. Sayın Başbakan Davutoğlu'nun partisiyle, hain gördüğü için AK Parti bayramlaşmazdı. Bu bayramda da bu bayramlaşmamaları sürdürüyor DEM hariç. Biz genel olarak bayramlaşırken bütün partilerle bayramlaşabilen tek partiyiz. Öyle böyle rezervlerimiz yok. Bayramlaşırız. Burada sıkıntımız yok; Erdoğan CHP'den bayramı çaldı. Bayramımızı çaldı. Ben Ekrem Başkan içerideyken ben içeride dünya kadar kişinin çocukları ağlıyorken, Pınar Hanım'ı daha dün Silivri'den Düzce'ye sürmüşler, çocukları sekiz saat haber alamadı, Nehir'le Bahar kendisini çırpınmışken 86 yaşındaki annesi Kadriye Hanım telefonda kızım nereye gitti diyor ağlıyorken bayramlaşamayacağım kusura bakmasın yani. Ben bayramlaşıyor da Erdoğan'ın partisini ayırıyor değilim. Ben bütün partilerle bayramlaşıyorum. Yeter ki bayram gelsin. Kusura bakmasınlar. Sayelerinde bayramımız çalındı.
"Uçak düşmez kimse korkmasın"
38'inci Olağan Kurultay'a yönelik soruşturma sürecinin sorulması ve 7'nci Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile temas edip etmediğinin sorulması üzerine Özel şu yanıtı verdi:
"Bu yaşananları sonuç odaklı değil, süreç odaklı görüyorum. CHP'yi tartışma içinde tutmak, türbülansta tutmak için. Buradan partililerimize bir kez daha hatırlatayım; uçakta herkes ne zaman çığlık atar paniğe kapılır? Şiddetli türbülans olduğunda değil, türbülans anonsu yapılmadan türbülans olursa, millet bağırır. Onun için birazdan içinde bulunduğumuz hava şartları gelince sallanacağız, korkmayın deyince kimse korkmaz. Beklenen bir şey diye. Buradan bütün CHP'lilere ve muhalefet seçmenine söylüyorum; içinde bulunduğumuz siyasi şartlar gereği siyasi iklim gereği şiddetli sallantı olacaktır. Uçak düşmez kimse korkmasın. Türbülans anonsunu yapayım. Ne yaşanırsa yaşansın. Çünkü gemiyi rüzgar dalga değil, panik batırır. Biz niye paniğe kapılalım ki? Hiçbir şey olmaz kardeşim. Ahlaki üstünlük sendeyse psikolojik üstünlük sendeyse, çoğunluk enerjisi arkanda olur kazanırsın. Adamlar bizi panikletmeye çalışıyorlar. 50 tane yalan.
Böyle yalanlarla baş ediyoruz. Şimdi iddianame bakın ne oldu şimdi? Ağır Ceza'ya yollansın. Hiç itirazım olmaz. Kumpas ne biliyor musunuz? Ne yapacaklar? Duymuştum olacak diye şimdi yayın sırasında siz okudunuz, büyük ihtimalle Sayın Kılıçdaroğlu'nu "İfade vermem" demişti çağırıldığında. Sulh Ceza'da çağırılınca gitmeyebiliyorsun. Ağır Ceza'da zorla getirme çıkarırlar Sayın Kılıçdaroğlu'na.
"Atatürk'ün partisinde Atatürk'ün koltuğuna kimse seçimsiz birini oturtamaz"
Kılıçdaroğlu'na zorla getirme çıkarırlar. Kemal Bey'i zorla getirme üzerinden yeni bir tartışma çıkarırlar. Yeni bir mağduriyet, CHP'nin kurumsal kimliğine yeni bir saldırı... Kemal Bey'e yargılama yaptıklarında gittik, birlikte durduk aynı dayanışmayı gösteririm hiçbir şey yok ama Kemal Bey "İfade vermeyeceğim" demişti. Sulh Ceza'da devam etse, zorla getiremez. Ağır Ceza'dan korkarım ki öyle bir şeytanlık yapacaklar. Bunların hepsi süreç odaklı. Ben Kemal Bey'le en son Sosyalist Enternasyonal toplantısına davet etmek için telefonla konuşmuştum. Ondan önce Anneler Günü'nde eşinin telefonu Selvi Hanım'ın kapalıydı, onun telefonu üzerinden görüşmüştüm. Kemal Bey'le kötü bir diyalog içinde olmam mümkün değil. Çünkü partinin mevcut genel başkanıyım. Görevim kendisine ve diğer önceki genel başkanlarına saygıda kusur etmemek. Zaman zaman olur olmaz laflar ediliyor üzülüyorum. Böyle olmadık tartışmaların içine giriliyor, üzülüyorum. Sayın Genel Başkan'la da ben iyi, doğru, yapıcı bir diyalog içindeyim bugüne kadar, bundan sonra da hem benim kişilik yapım bunu gerektirir hem partimde üstlendiğim görev bunu gerektirir. Bu süreçlere ilişkin ihtiyaç olursa otururuz, konuşuruz. Şöyle bir şey olmaz; CHP'ye kayyum atamak öyle kolay bir iş değildir. CHP'ye de kimse seçimsiz gelip oturamaz. Önceki genel başkanlar da bunu kabul etmez. Hikmet Bey de söyledi. Kemal Bey de kabul etmez. İki milyon CHP'linin vicdanı, Türkiye'nin vicdanı kabul etmez. Atatürk'ün getirdiği koltuk Türkiye'ye, genel başkanlık da olsa, Cumhurbaşkanlığı veya yürütmenin başı da olsa seçimle gelinen koltuktur. Atatürk'ün partisinde Atatürk'ün koltuğuna kimse seçimsiz birini oturtamaz.
Bizim partiyi tartıştırarak gücümüzü bölmeye çalışıyorlar. Türbülans olur, kaptan pilot kabinde yanındaki bütün ekip hem tecrübeli, hem dinamik, hem çok cesur. Bütün yolcuları çok seviyoruz. Onlar bizi çok seviyor. Biz bu uçağı düşürmeyiz. Biz bu gemiyi batırmayız. Dışarıdan taciz uçuşları, taciz atışları, saldırılar... O kadar kolay değil bu. Bu geminin ilk kaptanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
"Kayyum atanırsa o binadan içeri giremez"
"Yok sayılırsa bu kurultay eski yönetimin gelme durumu var. Bunun için bir diyaloğunuz oldu mu? Ya da görüşmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna Özel, şu yanıtı verdi:
"Küfür sayarım arkadaşlarıma. Mesela Faik Öztrak, Ali Öztunç, şimdi bu arkadaşlar o kurultayı yaşamışız. O kurultayın içindeler. Her şeyi birebir yaşadılar. Kurultayda haksızlık yapıldıysa biz adaydık. Mesela oturacağımız yerler karşılıklı anlaşılmıştı. Gece 02.00'de oturmamız gereken tribünlere başka yerden getirilmiş, bizi desteklemeyen arkadaşlar oturuldu. Öyle o gün helalleşecek şeyler olur. Büyük haksızlık dedik, o an kızdık, şarkımızı çalmadılar kızdık. Sonrasında helalleştik. Siyasi partilerde rekabette bunlar olur. Ama bunu yaşamışlar. Şimdi, CHP 31 Mart tarihinde bu yönetimin gösterdiği adaylarla Türkiye'nin yüzde 65'inde belediyeleri kazanacak. 47 yıl sonra birinci parti olacak. Yüzde 36 küsür oy alacak. 47 yıl sonra seçimden bugüne yapılan anketlerde iki ya da üç ay hariç hep birinci parti çıkacak. Bir tek kendi aramızda kurultay yaptığımız aylarda ikinci partiye düşeceğiz çünkü CHP yine mi karışıyor korkusu olacak. Sırf bunu düşünen birileri de partiyi karıştırmak için uğraşacak. Sonra bütün itiraz süreleri geçmiş, bilmem nesi geçmiş kurultay... Yenisini yapmaya gidiyoruz artık. Kasım ayında yenisi olabilecekken onu iptal etmeye kalkacaklar. Oradaki arkadaşlarımızda gelecek burada koltuğa oturacak. Faik Bey'e bunu söylemeyi küfür sayarım. En ağır hakaret sayarım. Yapmaz arkadaşım bilirim.
Kayyum atanırsa o binadan içeri giremez. Kayyum dışında önceki yönetici arkadaşlar zaten böyle bir şeye tenezzül etmez. Tenezzül edecek birisi varsa zaten CHP'li değildir. Bugüne kadar bizi kandırmış demekki. Ne yapmak gerekiyorsa o yapılır. Kağıt üzerinde karar alınır, kurultay yapılır, isteyen gelir yarışır, İstediği gibi yarışır. Ama o delegeyi zaten getirmişiz. Hepsi o delegeyi biliyor.
Delegenin istediğiyle yaparsın. İsteyen delegeler hangi ilinse gider onun da o kongresini iptal ederler. Bir yolunu bulur niyet kötü olduktan sonra. Niyet kötü olduktan sonra bir yolunu bulurlar. O kurultayı yok saydıktan sonra o kurultay yoktu, bu süreçte yapılan herhangi bir işlemi kabul etmez. İşin şu tarafına baksanıza; o kurultayın seçilmiş genel başkanını, yönetimini yok saydığını düşünün. PM'sini de yok sayacak değil mi? Neye göre sayacaksa? İddianamede de yok. O genel başkan o PM bir sürü belediye başkanı görevlendirdi, o zaman dönecek bu belediye başkanı görevlendirmeleri atamaları da usulsüzdü diyecek. Onlara da el mi koyacak Türkiye'deki bütün belediyelere. Onu da yapsaydı bari."
"Hedefim doğru adayla Erdoğan’ı göndermek"
Özel, Cumhurbaşkanı adaylığı süreci hakkında sorulan soruya da şu yanıtı verdi:
"Aday seçeneği olarak kendinizi kafada tuttuğunuz anda o fikir size yanlış yaptırabilir. Ben o yüzden en doğru adayı belirlemeye ant içmiş birisiyim. ‘En yüksek oy kimden alınıyorsa onu aday yapacağız’ dedim. Ekrem İmamoğlu‘nun adaylığı noktasında benim artık adayım değil o, 15,5 milyon insanın adayı. 23 Mart günü gittiler, ön seçim ve dayanışma sandıklarında oy verdiler. Bu vakitten sonra onun adaylığını kendisi de değiştiremez, kendisi de engel olamaz. Ben de engel olamam, kimse engel olamaz. Aday gösterme günü geldiğinde adaylığının önüne bir engel çıkarsa o gün geldiğinde ona bakarız. Bizim A, B, C, Z planlarımız Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı. Ama teknik engel varsa, en yüksek oyu kim alıyorsa o aday olur. Teknik engel varsa o gün en doğru kararı veririz. Ama tek başıma vermem. Bakarız anketlere. Anketleri gösteririz üyelere; ama üyeyle ama milletle bir daha koyarız sandığı. Ekrem İmamoğlu yerine kim aday olacak onu yine belirleriz. Ama şunu bilsin herkes; kimseyi de kimsenin yedeği yapıp, yedek aday üzerinden itibarsızlaştırma, yıpratmaya aracılık etmem, vesile olmam. Eğmeden, bükmeden söyleyeyim; ‘Ekrem İmamoğlu aday olamıyorsa, yedeği Mansur Yavaş’ veya ‘Yedeği Özgür Özel" değil. Bu oraya da buraya da zarar verir. Bizim adayımız; benim ve Mansur Bey’in de kullandığı oylarla Ekrem İmamoğlu. Bir kumpasla aday edilmezse bakarız anketlere, en önde çıkan isim kimse onu, tek isimse, üyemize; birkaç isimle kazanıyorsak yine üyemizin önüne, en doğru kararı üyeye verdirtiriz. Hedefim doğru adayla Erdoğan’ı göndermek."
"Bu konuda bir soruşturma var ve o soruşturma ne oldu bilmiyorum"
"Bir saldırıya uğradınız. O saldırıyla ilgili gelinen durum nedir? Ne oldu o kişiye?" sorusuna Özel, "Tutuklu. İçişleri Bakanı en yetkili olarak orada bana o gün ve ertesi günü hızlı bilgilendirmeler yaptı. ‘Peşini bırakmayacağız’ dedi. ‘Soruşturma açacağız’ dedi, teşekkür ediyorum. Sonucu ne oldu? Bilmiyorum, ben de merak ediyorum. Nedense bir bilgi vermiyorlar. Bu soruşturma nereye vardı? Yani ‘Bilgi vermiyorlar’ derken, şimdi öyle bir iş akışıyla gitti ki ‘Sonuç alınca bilgi vereceğiz’ dedi, sustular. Bunu gerçekten İçişleri Bakanı’nın aydınlatması lazım. Ben o bilginin peşine düşmem ama ‘Bana yapılan saldırı ile ilgili soruşturma ne oldu? Bu adamın bağlantıları kimler? HTS kayıtlarından kim çıktı?’ Çünkü pazartesi diye tören duyuruldu, pazara alındı. Adam pazar saldırdı, bilinçli olarak, bekleyerek. ‘O adama son gün HTS’de kimler konuştu? Kamera kayıtlarıyla otele kim gitti konuştu?’ Bunların bilinmesi lazım. Bunun ucu bir yere vardı mı? Bu soruşturma bir yerde tıkandı mı? İkisi de kıymetli bilgi yani. Ama samimiyetle söylüyorum bunu, suçlayarak söylemiyorum ama artık iki ay olmuş, bir şey söylemeleri lazım" yanıtını verdi.
"Bütün muhalefet partileri ile temas ediyorum"
Özel, "Meydanlardaki ittifakı daha kalıcı ve belli ilkeler çerçevesinde programatik hedefe bağlamayı düşünüyor musunuz?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Böyle öneriler var. Ama geçen seçimdeki hatalarımızdan biri şuydu; kıymetli koşucular vardı, biz çok erken olarak onlara bir zincirle birbirinin belinden yan yana bağladik. O koşarken ona engel oluyor, o koşarken onu geri çekiyor. Bence muhalefetin bütün renklerinin ve güçlerinin kendi özgün tavır tutum söylem ve güç siyaset yapış biçimleri ile en güçlü şekilde kendilerini halka anlatmaları lazım. Bir demokrasi ittifakı şekilleniyor. Ama bunun muhalefeti bölen, parçalayan, iten kakan bir şekilde dönmemesini isterim. Kendimle ilgili bir hedefim olmadı, partimizi de böyle "Gelin bizim adayı destekleyin, gelin bizimle olun, bize oy verin" yerine "Gelin birlikte demokrasiyi getirelim ittifakı'nı doğru buluyorum. Bundan bir adayda ortaklaşmak doğruysa onu konuşuruz. Herkesin en güçlü adaylarıyla çıkması doğruysa onu konuşuruz. Parlamentoda en yüksek çoğunluğu alacak formüller neyse onu konuşuruz. Ben partimin hakkını yedirmeden kimsenin hakkını yemeden kimseye patronluk taslamadan ama partimi kimseye ezdirmeden doğru şekilde çünkü her bir rahatsızlığın yani fazla tavizin ya da biraz yukarıdan bakmanın sokaktaki o bir tek seçmene bile yansıması oluyor. Bir tek üyeye yansıması oluyor. Muhalefetin moralini en üst düzeyde tutarak kimseyi mağdur edilen, hakkı yenilen ya da bunlar bizim hakkımızı yiyor diye gören ya da tepeden bakan bir şeyde olmadan bir arada tutacak bir zemine ihtiyaç var. Şimdilik meydanlar bunu iyi sağlıyor. Bütün muhalefet partileri ile temas ediyorum. O partilerin birbirinden temasından da çok olumlu ve mutlu oluyorum.
"Cezaevinde olan arkadaşlarımıza ve onların ailelerine sımsıkı sarılıyoruz"
Özel, Bayram mesajı olarak da şunları söyledi:
"CHP herkese bayramla ulaşabilen tek partidir. Partiydi. Bu özelliğimizi koruyoruz. Ama bayram gelmediği için bu bayram siyasi partilerle resmi bayramlaşma statüsüne girmiyoruz. Girmiyoruz zira bayramımız çalınmıştır. Arkadaşlarımız içerideyken, evlatlarından ayrıyken, bu kadar haksızlık bu kadar zülüm varken bu bayram bayramlaşmayı doğru bulmadık. Bayramların kutlanabileceği, herkesin özgür olacağı, kimsenin siyasetten hangi partiden olursa olsun iktidar eliyle tutsaklaştırılmadığı, zindanlara konulmadığı ve her fikrin özgürce savunulduğu, şiddetin olmadığı bir de adaletin olduğu hem mahkemede adalet hem bayram sofrasında adalet, mutfakta adalet, çarşı pazarda adalet, gelirde adalet, vergide adaletin olduğu herkesin eşit olduğu bir Türkiye ümit ediyoruz. O Türkiye ile bir kez daha 100 yıl önceki kurucu iradenin yaklaşımıyla dışlamadan, kapsayarak hep beraber bu ülkeyi kurtaranların Cumhuriyeti kuranların, çok partili rejimi getirenlerin emanetlerine, demokrasiye ve sandığa sahip çıkarak özgürlükçü bir yerden herkesin fikrini özgürce söyleyebildiği, hiçbir çocuğun da hayata kapatamayacağı farkla geriden başlamadığı bir Türkiye’nin ümidiyle herkesin Kurban Bayramı'nı kutluyoruz. Ve özellikle cezaevinde olan arkadaşlarımıza ve onların ailelerine sımsıkı sarılıyoruz. Onlar ne hissediyorsa biz de onu hissediyoruz."
(SON)
Anka Haber Ajansı