Chp Eskişehir Milletvekili Arslan: "Yüzü Gülen Emekli Kalmadı"
AKP’nin ekonomiye ilişkin verdiği sözleri tutamadığını söyleyen CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, "Emeklinin yüzünü hep güldürdük dediler. Yüzü gülen bir tane emekli göstersinler ben siyaseti bırakayım" dedi. Yerel seçim ittifaklarına dair de açıklama yapan Arslan, "Bizim temel yaklaşımımız şu; her ilin yerel seçimlerde yerel dinamikleri öne çıkar. Her ilin, her ilçenin ya da beldenin kendi dinamikleriyle, kendi siyasi aktörleriyle bu yerleşim yerlerindeki kendi özellikleriyle bir kent ittifakının
MELTEM KARAKAŞ
AKP’nin ekonomiye ilişkin verdiği sözleri tutamadığını söyleyen CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, "Emeklinin yüzünü hep güldürdük dediler. Yüzü gülen bir tane emekli göstersinler ben siyaseti bırakayım" dedi. Yerel seçim ittifaklarına dair de açıklama yapan Arslan, "Bizim temel yaklaşımımız şu; her ilin yerel seçimlerde yerel dinamikleri öne çıkar. Her ilin, her ilçenin ya da beldenin kendi dinamikleriyle, kendi siyasi aktörleriyle bu yerleşim yerlerindeki kendi özellikleriyle bir kent ittifakının kurulacağını ve kurulması gerektiği yönünde" diye konuştu.
CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, ekonomik sıkıntılara dikkat çekerek, AKP iktidarı döneminde halkın vergi yükünün artırıldığını ifade etti. Yerel seçimlere ilişkin de konuşan Arslan, 2024 yerel seçimlerinde Eskişehir’de olduğu gibi birçok kentte, kent ittifakının kurulacağına inandığını belirtti. CHP olarak Millet İttifakı’nın ruhuna uygun hareket ettiklerini söyleyen Arslan, şimdilerde bunun bedelini de CHP olarak ödediklerini kaydetti.
"EKONOMİK TABLO ÇOK AĞIR"
İbrahim Arslan şu ifadelere yer verdi:
"Ekonomik sıkıntıları tarif etmeye ne yazık ki hiç birimizin dili yetmiyor. Tablo çok ağır ve her geçen gün daha da ağırlaşıyor çünkü bu rakamlarla ifade dilmesi gerektiğinde aslında somut gerçeklik ortaya çıkıyor. Bugün ülkemizde yaklaşık 16 milyon civarında emeklimiz var. Bu emeklilerimiz çok ezici bir çoğunluğunun maaşı asgari ücretin dahi altında. 7 bin 500 lira ile 11 bin lira arasında değişen bir ücretle geçimini sağlamaya çalışıyor insanlarımız. Devletin kendi resmi istatistiklerine göre kayıt içinde çalışan yaklaşık 30-31 milyon istihdam olanağı yaratılan iş alanı var. Burada çalışma hayatına baktığımızda da büyük oranda yüzde 60- 65 seviyesinde çalışma hayatındaki çalışanlarımızın, işçilerimizin asgari ücret düzeyinde ya da onun etrafında gezen bir ücretle geçindiği çok açık bir şekilde orta yerde. Yine devletin kendi rakamlarına baktığımız zaman 3.5 milyon işsizimiz var. Kamu çalışanları açısından baktığımızda yaklaşık 5 milyona yakın memurumuz var. Memurlarla ilgili toplu iş görüşmeleri geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Hükümetin kendi ön gördüğü hedeflediği enflasyonun altında kalan ücret artışları var. Bu rakamlara tarımla geçinen insanlarımızın içinde bulunduğu sıkıntıları, esnafımızın yaşamış olduğu sorunları da eklediğimizde Türkiye’de 85 milyonluk ülkemizde yaklaşık 70-75 milyon insanımızın çok ciddi bir şekilde hayat pahalılığı karşısında geçim sıkıntısı yaşadığı çok açık.
"BEDELİNİ VATANDAŞ ÖDÜYOR"
Ortaya konuşulan ekonomik politikalar açısından değerlendirmek lazım içinde bulunduğumuz durumu. Bu da şu; Cumhur İttifakı bileşenlerinin yeni bir iktidarından söz etmiyoruz. 21 yıldır sihirli sözcük olarak kullanılan istikrar abidesi olarak anlatılan ve 2017’de yapılan referandumdan sonra da cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle birlikte istikrar üzerine kurgulu bir hükümet programından söz ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde Meclis tatile girmeden önce bu bütçeler yetmedi. Yeni ek bütçeler geldi. Bu bütçelerin, bu uygulanan ekonomik politikaların sonuçlarına kimin katlandığı ve bedeli kimin ödediği çok anlamlı ve önemli. Buradan anımsatmak isterim. Hatırlayın 2021 yılının aralık ayında ekonomik kriz pik yapmıştı. Hayat pahalığı, kurlardaki artış... Ekonominin kitabını yazdım diyen hükümet yetkilileri ve cumhurbaşkanı orada kur korumalı mevduat uygulamasına geçtiler. O tarihlerde faiz yüzde 19’du, 8.5’lara çektiler. Merkez Bankası’nın yaptığı açıklama ile faizler yüzde 30’a tırmandı. Kuru baskıladık, önledik. KKM kurtuluş reçetemiz demişlerdi. Bugün KKM’nin Türkiye’ye maliyetinin ne kadar olduğunu resmi olarak açıklayamaz pozisyondalar. Kur artışlarının ya da TL’deki değer kaybının nereye geldiği çok açık ortada. 1 litre akaryakıtın nereye geldiği çok açık ortada ve uygulanan ekonomik reçeteyle de ne yazık ki önümüz dönemde de ekonomik anlamda da olumluluğunu düşünme şansımız ne yazık ki yok.
"YÜZÜ GÜLEN EMEKLİ KALMADI"
AKP’nin kendi yayın organlarından da birkaç örnek vermek isterim. Bu gördüğünüz belge AKP’nin kendi yayın organıdır. Burada içinde bulundukları tabloyu özetlerken aslında 2023 yılı hedeflerini de içeren bir belgedir. Burada bakınız, başlıklarıyla Türkiye ekonomisi; Türkiye 10 büyük ekonomi içinde girecek diyorlardı 2023’te. Şu anda 20’nin bile dışına çıktık. Kişi başına milli geliri 22 bin dolara getireceğiz diyorlardı. Orta vadeli programda açıkladılar, 10 bin dolarlar seviyesinde. Borçlu olmayan bir ekonomiden söz ediyorlardı. Bugün birçok ülkede kredi arayan, borç arayan bir haldeyiz. Sıfırları attık diyorlardı. O sıfırların bir tanesi geri geldi. Enflasyonu tek haneye düşürdük diyorlardır. Bağımsız araştırmacılara göre 3 haneli, kendi açıkladıkları rakamlara göre 2 haneli enflasyondan söz etmek mümkün. Vergi yükü azaldı demişlerdi. Son ekonomik ek bütçeyle birlikle halkın üzerinde vergi yükleri bir kez daha arttı. Kasamız dolu diyorlardı ne yazık ki şu anda yurt dışından borç arar vaziyetteyiz. Emeklinin yüzünü hep güldürdük dediler. Yüzü gülen bir tane emekli göstersinler ben siyaseti bırakayım. Bunlar da AKP’nin kendi belgeleriyle ekonominin ne hale geldiğinin temel göstergesi.
"MİLLET İTTİFAKI’NIN OLUŞTURULMA RUHUNA UYGUN YOL İZLEDİK"
Bir kere kavramsal olarak ittifak kavramı 2017 yılında referandum ve devamında seçim kanunlarımızda yapılan değişikliklerle genel seçime özgü olarak düzenlenmiş bir yapı. Yerel seçimler açısından baktığımızda doğrudan mevzuata yerleştirilmiş bir ittifaktan söz etme şansımız yok. Onun için iş birliği, güç birliği benzer partiler ya da benzer düşünen siyasal partiler iş birliği, güç birliği modelleri uygulayabilir. Ya da önümüzdeki dönemde hangi partilerin kendi başına hangi partilerin hangi ittifaklarla iş birlikleriyle yoluna devam edeceğini hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Biz başından beri Millet İttifakı’nın oluşturulma ruhuna uygun olarak bir siyasi yol izledik. Bunun için de CHP olarak çok bedeller ödediğimizi düşünüyoruz. Bugün de onun sorunlarını kısmen yaşıyoruz. Yerel seçimlere indirgediğimizde CHP, Eskişehir’imizde ve Türkiye’nin birçok büyükşehrinde, diğer ilerinde geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da iddia sahibi bir siyasi parti olarak yoluna devam edecektir. CHP sol sosyal demokrat bir anlayışta Eskişehirimizde büyükşehir ölçeğinde 1999’dan bu yana başlayan süreçte Tepebaşı’nda 4. dönem, Odunpazarı’nda 2. dönem olmak üzere yerel iktidarda görevlerimizi belediye başkanlarımız devam ettiriyor.
"İYİ PARTİ’YLE BİR POLEMİK İÇERİSİNE GİRME DÜŞÜNCESİNDE DEĞİLİZ"
Biz isteriz ki bu Türkiye’nin gidişatından rahatsız olan bütün siyasal partiler, siyasal aktörler bir sorumluluk duygusu içinde sokakta halkımızın yaşadığı sorunların çözümü noktasında ortak paydalarda buluşarak ortak hedeflere birlikte yürüyelim. Ama her siyasi partinin en doğal hakkıdır kendi iddialarını ortaya koymak, kendi yerel ya da genel iktidarda mücadelesini vermek. İYİ Parti’yle bir polemik içerisine girme düşüncesinde değiliz ya da Millet İttifakı’nın diğer bileşenleriyle. Çünkü genel başkanları düzeyinde açıklanmış düşünceleri var. Kararları var. Öyle anlaşılıyor ki İYİ Parti seçimlere tek başına girme anlayışı içinde GİK böyle bir karar aldı. İzmir’de büyükşehir belediye başkan adayını açıkladı. İzleyen günlerde diğer adaylarını da açıklayacaklarını ifade ediyorlar. Her ne kadar Eskişehir’de İYİ Parti’nin mensubu bir milletvekili farklı düşünceleri seslendirse de İYİ Parti’nin kendi başına gireceği ortaya çıkıyor. Gelecek Partisi, Saadet Partisi ile birlikte bir yerel seçim iş birliğine gireceğini ifade etti. Diğer partileri de dikkatle izliyoruz.
"KENT İTTİFAKININ KURULACAĞINA İNANIYORUM"
Bizim temel yaklaşımımız şu; her ilin yerel seçimlerde yerel dinamikleri öne çıkar. Her ilin, her ilçenin ya da beldenin kendi dinamikleriyle, kendi siyasi aktörleriyle bu yerleşim yerlerindeki kendi özellikleriyle bir kent ittifakının kurulacağını ve kurulması gerektiği yönünde, biz geçmişte Eskişehir ittifakını Sayın Büyükerşen, Sayın Ataç ve Sayın Kazım Kurt ve çevre illerimizdeki belediye başkanlarımız aracılığıyla sağlamıştık. Önümüz dönemde de aynı iddialarımızla yolumuza devam edeceğiz. Ben Eskişehirimizde ve çevre ilçelerimizde tamamında CHP’nin iddialı bir şekilde yerel seçimlere hazır olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde bu hazırlıklarımızı netleştirerek yolumuza devam edeceğiz. Bizimle birlikte bu yolculukta bize eşlik edecek tüm kişi ya da kurumlarla iş birliği içinde olacağız. Seçimleri kazanacağımızdan zerre kadar şüphem olmadı."
Anka Haber Ajansı