Erdoğan: 14 Mayıs Seçimleri Tam Manasıyla Tarihi Bir Yol Ayrımına Dönüşmüştür

Erdoğan: 14 Mayıs Seçimleri Tam Manasıyla Tarihi Bir Yol Ayrımına Dönüşmüştür

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da; İlim Yayma Vakfı’nın Olağan Genel Kurulu toplantısında, “14 Mayıs seçimleri hem içerideki saflaşmaların mahiyeti hem de bölgesel ve küresel gelişmelerin nezaketi bakımından tam manasıyla tarihi bir yol ayrımına dönüşmüştür. Bu hakikati sadece biz değil, Türkiye ile ilgili hesabı olan herkes görüyor” dedi. Erdoğan ayrıca, “3-5 oy daha fazla kapmak için bölücü örgütün siyasi uzantıları dahil tüm marjinal yapılarla iş tutmaktan çekinmeyenlere bu milletin geleceğ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da; İlim Yayma Vakfı’nın Olağan Genel Kurulu toplantısında, “14 Mayıs seçimleri hem içerideki saflaşmaların mahiyeti hem de bölgesel ve küresel gelişmelerin nezaketi bakımından tam manasıyla tarihi bir yol ayrımına dönüşmüştür. Bu hakikati sadece biz değil, Türkiye ile ilgili hesabı olan herkes görüyor” dedi. Erdoğan ayrıca, “3-5 oy daha fazla kapmak için bölücü örgütün siyasi uzantıları dahil tüm marjinal yapılarla iş tutmaktan çekinmeyenlere bu milletin geleceğini emanet edemeyiz. 14 Mayıs’ta, Türkiye’ye dair söyleyecek hiçbir sözleri olmayan bu kifayetsiz muhterisleri hep birlikte sandığa gömeceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İlim Yayma Vakfı’nın İstanbul Taksim Atatürk Kültür Merkezi’nde yaptığı 52. Olağan Genel Kurulu toplantısına katıldı. Erdoğan, özetle şu açıklamaları yaptı:

“DEPREM BÖLGESİNDE YAŞAYAN KARDEŞLERİMİZ ÖZELLİKLE RAMAZAN’DA DAHA FAZLA ANLAYIŞ GÖSTERMEMİZİ BEKLİYOR”

“Ülkemizin 11 vilayetindeki 14 milyon vatandaşımızın hayatını alt üst eden depremler sadece afetzedelerimizin değil, 85 milyonun hepsinin yüreğine kor ateş gibi düştü. Nasıl bedenin uzvu hastalanınca diğerleri huzursuzlanırsa, deprem bölgesindeki kayıplarımızın acısını da hepimiz derinden hissediyoruz. İşte bu sıkıntılı günlerde Ramazan-ı Şerif’in gönüllerimizi yumuşatan bize kardeşliğimizi hatırlatan iklimine daha çok ihtiyaç duyuyoruz.

Deprem bölgesinde yaşayan kardeşlerimiz özellikle bu Ramazan-ı Şerif’te bizden daha fazla anlayış, daha fazla diğergamlık göstermemizi bekliyor. Hepimizin depremzedelerimizin yanında olması bu zor günlerinde onları yalnız bırakmaması gerekiyor. İlim Yayma Vakfımızın deprem anından itibaren sergilediği dayanışmayı Ramazan ayında arttırarak devam ettirdiğini görüyorum. Temel ihtiyaç maddelerin temininden iftar ve sahur sofralarından öğrencilerimize yönelik barınma ve burs imkânlarına kadar geniş bir yelpazede yaptığınız yardımları takdirle karşılıyorum. Vakfımızın tüm gönüldaşlarına samimi gayretleri, fedakarlıkları, milletimize örnek olan hizmetleri dolayısıyla tebriklerimi iletiyorum.

Ekonomik durumu ne olursa olsun Anadolu insanı, elindeki ve avcundakini ihtiyaç sahipleriyle paylaşmayı sürdürüyor. İnsanlarımız oruçla, Kur’an’la, iftar ve sahur sofralarıyla bu mübarek ayı idrak ederken deprem bölgesindeki kardeşlerini de asla unutmuyor. Depremin vurduğu şehirlerimize her gidişimizde gönüllü kuruluşlarımızın gözlerimizi yaşartan faaliyetlerine bizzat şahitlik ediyoruz.

Şov yapmadan, reklam ve algı peşinden koşmadan, sağ elin verdiğini sol ele duyurmadan karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek gerçekten gurur verici işlere imza atıyorlar. Şöyle kalpten gelen bir Allah razı olsun niyazı için gecesini gündüzüne katan tüm vakıf ve derneklerimizi buradan tebrik ediyorum.

“KURU GÜRÜLTÜ PATIRTIYLA BİZİ YOLUMUZDAN ALIKOYABİLECEKLERİNİ DÜŞÜNENLERE ASLA BOYUN EĞMEYİZ”

Tek parti faşizmi özlemiyle yaşayan, hatta Allahu ekber lafzına bile tahammül edemeyen bir avuç kendini bilmezin, sizlerin bu samimiyetinden rahatsızlık duyduğunun farkındayız. Milletin derdiyle dertlenmeyen, milletin ruh kökünden beslenmeyen, hayır hiçbir iş yapmadıkları gibi yapılmasını da istemeyen bu asalakları kendi hırsları ve ihtiraslarıyla baş başa bırakıyorum. Deprem bölgesinde yaşayan kardeşlerimiz başta olmak üzere insanımızın kimin hangi niyetle hareket ettiğini kimin ne yaptığını gayet iyi görüyor. Vatandaşlarımız cansiperane çalışmalarınız dolayısıyla sizlerle birlikte tüm vakıf, dernek, ilim irfan kuruluşlarına dua ve teşekkür ediyor. Elbette bu dualar bizi teşvik etmenin yanı sıra omuzlarımızdaki yükü de ağırlaştırmaktadır. Umudunu bize bağlamış, yüzünü bize çevirmiş hiçbir kardeşimize mahcup olmama mesuliyetiyle karşı karşıyayız. Zehirli dilleriyle nefret deresine varan söylemleriyle, kuru gürültü patırtıyla bizi yolumuzdan alıkoyabileceklerini düşünenlere asla boyun eğmeyiz. Tehditlere, zorbalıklara, aba altından sopa gösteren kifayetsizlere rağmen ülkemize ve milletimize hizmet mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeliyiz.

İlim Vakfımız, davamızın bayraktarları arasında yer alıyor.

Bu fani dünyada esas mesele mal, mülk değil. Kalpleri kazanmak, gönülleri fethetmek, ülkesine, milletine, ümmete ve tüm insanlığa hayırlı işler yapmak. Bizler geride kalıcı eserler için çalışan, bu uğurda çaba harcayan insanlarız. Bu anlayışla 40 yıldır siyasetin farklı kulvarlarında aziz milletimize aşkla hizmet ediyoruz.

“KİŞİ BAŞI MİLLİ GELİR 10 BİN 650 DOLARA YÜKSELDİ. DAHA DA ARTACAK”

40 yılı aşan bu zorlu süreçte ciddi sıkıntılarla, ciddi sınamalarla da karşılaştık. Cumhuriyet mitinglerinden Gezi olaylarına, 17-25 Aralık kumpasından 15 Temmuz alçak darbe teşebbüsüne kadar milletimizin iradesini gasp etmeye yönelik nice saldırıyı boşa çıkardık. Emperyalist güçlerin, eli kanlı terör örgütlerini, sırtını vesayete odaklarına dayamış milli irade düşmanlarının vatanımızın istikbalini çalmasına asla müsaade etmedik. Ekonomimizi büyüttük. Demokrasimizi güçlendirdik. Yasakları ortadan kaldırdık. Türk dış politikasına itibar ve özgüven kazandırdık. Şu anda, kişi başı milli gelir, evet, 10 bin 650 dolara yükseldi. Daha da artacak.

Bugün artık, sürekli ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşan değil, savunma sanayiden terörle mücadeleye sağlık, eğitim, ulaşım ve enerjiye kadar her alanda başarılarıyla destan yazan bir Türkiye var. 1999 depremi sonrasında memur maaşlarını ancak IMF kredileriyle ödeyebilen bir Türkiye’den bugün hem depremin yaralarını saran hem de işçisine, memuruna, emeklisine her türlü desteği veren bir ülkeye kavuştuk.

Emekli olmak için yaşı bekleyen 2 milyon 250 bin vatandaşımızın taleplerini karşıladık. Milletimizin 600 yıllık hayali olan Türkiye’nin otomobili TOGG’un teslimatları başlıyor.

“ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE MİLLETİMİZE YENİ MÜJDELER VERMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”

Karadeniz gazının milli dağıtım sistemimize verilmesine ilişkin çalışmalarda sona geldik. Türkiye’yi Irak üzerinden Körfez bölgesine bağlayacak Kalkınma Yolu ile ilgili en kritik adımı geçen hafta Irak Başbakanı ile birlikte attık. Önümüzdeki günlerde milletimize yeni müjdeler vermeyi de sürdüreceğiz. İçinde bulunduğumuz asrı, Türkiye Yüzyılı hâline getirmek için canla başla çalışmaya devam edeceğiz.

“ANADOLU İNSANINA BU ÜLKENİN BİRİNCİ SINIF VATANDAŞI OLDUĞUNU YENİDEN HİSSETTİRDİK”

Ekonomide, savunmada, enerjide, ulaştırmada, altyapı ve üstyapı yatırımlarında kat ettiğimiz mesafe elbette önemlidir. Ama bizim asıl büyük başarımız yasakları kaldırarak, insanlarımızın iradesine vurulan zincirleri kırarak, milletimize cesaret ve özgüven kazandırmamızdır. Kendi öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya muamelesi gören Anadolu insanına bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olduğunu yeniden hissettirdik. Üniversite kapısında, benim gözyaşı döken başörtülü kızlarımı biz unutamayız. Kılık kıyafeti sebebiyle çalışma hakları gasp edilen kadınlarımızı unutamayız. Sakalından, giysisinden dolayı horlanan mütedeyyin kardeşlerimizi unutamayız. Askerdeki torunlarını yemin törenlerine katılamayan ninelerimizi unutamayız. Parası olmadığı için cenazesi hastanede rehin kalan garip gurebayı unutamayız.

Ülkedeki siyasi istikrarsızlığın yükünü sırtlanan esnaflarımıza, ay sonunda maaş alamama korkusu yaşayan memur ve emeklilerimize, bizden önce yıllarca ötelenmiş, ötekileştirilmiş, hizmete ve hürmete layık görülmemiş toplum kesimlerinin tamamına hak ettiği değeri biz verdik. Yıllarca millete dikte edilen kast sistemini ortadan kaldırdık. Bilhassa, burası çok önemli, Sultan Ahmet’teyiz, üstat konuşuyor ben de spikerliğini yapıyorum. Konuşmasında Ayasofya’ya bakarak, ‘Ayasofya açılacak. Ayasofya açılacak, hem de öyle açılacak ki, adeta sayfalar açılırcasına açılacak.’ O gün spikerliğini yaptık, daha sonra Ayasofya’yı açacak olan imzayı da bizler attık. 86 yıllık hasretin ardından Sultan Fatih’in vasiyetine uygun şekilde asli kimliğine tekrar kavuşturulmasını, milletimize vurulan pranganın parçalanıp atılması olarak görüyorum. Fetih yadigarı Ayasofya’yı tekrar ezanı Muhammediyeler ile buluşturmakla Türkiye, siyasi ve ekonomik bağımsızlığını küresel ölçekte tescillemiştir.

Milletimizin bu muhteşem sevincine ortak olamayanlara ise sadece acıyorum. İşte şu anda, o altılı masada maalesef onları görüyorum. Bulundukları gaflet uykusundan bir an önce uyanmalarını tavsiye ediyorum. Ayasofya’nın, Büyük Çamlıca Cami’nin yanı sıra, Taksim Camii’ni yaparak İstanbul sembol makamlarından, mekânlarından biri hâline getirdik. Hatta, birisi de ne dedi, ‘Çamlıca'yı dolduramazlar.’ E ne oldu? Tıklım tıklım doldu. Bunlar bir şeyi ifade ediyor. İnanç, iman öyle bir cevher ki tekeden bile süt çıkartır, süt.

Elbette her beşer gibi, 40 yılı aşan siyasi hayatımızda bizim de eksiklerimiz, kusurlarımız, ulaşmak isteyip de ulaşamadıklarımız olmuştur. Ama samimiyetimize, gayretimize, aziz milletimize olan muhabbetimize 85 milyonun hepsi şahittir. Bu vesileyle, ilk gençlik yıllarımızdan itibaren bize dava şuurunu kazandıran ve bugünlere gelmemizde büyük emeği olan siyasette Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızı rahmetle yâd ediyorum. Yine bugün, 14’üncü şehadet yıldönümü olan, örnek mücadele ve erdem insanı Muhsin Yazıcıoğlu kardeşimi de rahmetle anıyorum.

“14 MAYIS SEÇİMLERİ TAM MANASIYLA BİR TARİHİ YOL AYRIMINA DÖNÜŞMÜŞTÜR”

Elbette her seçim önemlidir ama 14 Mayıs seçimleri hem içerideki saflaşmaların mahiyeti hem de bölgesel ve küresel gelişmelerin nezaketi bakımından tam manasıyla tarihi bir yol ayrımına dönüşmüştür. Bu hakikati sadece biz değil, Türkiye ile ilgili hesabı olan herkes görüyor. Terör örgütlerinden küresel menfaat odaklarına kadar tüm şer şebekeleri 14 Mayıs’a kilitlenmiş durumda. Buraya gelmeden önce Rusya Federasyonu Başkanı sayın Putin ile bir görüşmemiz oldu. Ve o görüşmemizde de sayın Putin de Ukrayna arasındaki mücadelede özellikle bizim arabuluculuğumuzu takdirinin yanında onlar da Türkiye’deki seçimi nasıl takip ettiklerini bizzat kendilerinden dinledim. Ve istedikleri şey şu, tahıl koridoru ile ilgili buğdaydaki şu anda ulaştıkları meblağ, rakam ve bizden de istedikleri özellikle az gelişmiş ülkelere bilabedel buğdayı gönderiyoruz, sizler de bilabedel bunları una çevirerek, bu fakir fukara Afrika ülkelerine bir an önce ulaştırın. Şimdi Rusya, neyi takip ediyor, bizdeki bazı çevreler neyi takip ediyor. Bunlar çok çok önemli. Hamdolsun, haftada bir, 10 günde bir bu irtibatlarımız devam ediyor. Şimdi mesele 14 Mayıs’ta. 14 Mayıs’ta da bizler milletimle beraber bu zaferi perçinlediğimiz anda yeni bir dönem başlayacak, bu yeni dönem ülkemin de dünyada oturduğu farklı konumu ispatlayacaktır. Seçimlerden kendi çıkarlarına uygun sonuçları almak için ellerinden gelen her şeyi her türlü operasyonu yapmaktalar.

“14 MAYIS’A ASLA İHTİRAS PENCERESİNDEN BAKMIYORUZ”

Ekranları başında bizi izleyen milletime ve siz değerli kardeşlerime, değerli kardeşlerim, terör örgütleriyle el ele omuz omuza yürüyen bu insanlardan, soruyorum, ülkemize, milletimize, vatanımıza herhangi bir fayda gelebilir mi? Terör örgütleriyle bunlar, kucak kucağa, dirsek direğe. Ve hâlâ onlarla bu görüşmeleri yapmak suretiyle, bunlar ülkemize bizim ne kazandıracaklar? Milletimizin buradaki yüksek feraseti, inanıyorum ki, 14 Mayıs’ta bu işi çözecektir. Bu sinsi niyetlerini de beyanatlarıyla en üst düzeyde ortaya koyuyorlar. Bu ülkeye siyasetçi, belediye başkanı, başbakan, cumhurbaşkanı olarak neredeyse yarım asırdır hizmet eden bir kardeşiniz olarak, 14 Mayıs’a asla ihtiras penceresinden bakmıyoruz. Açık konuşmak gerekirse, biz siyasette de hayatta da o safhaları aşalı çok oldu. Artık tek gayemiz var o da ülkemizin menfaatleridir. Tek derdimiz, kendi insanımızla birlikte mazlum ve mağdurların umutlarını boşa çıkartmamaktır. Ülkemizi demokrasi ve kalkınma mücadelesinde binbir emekle geldiği yerin gerisine düşürmemek ve eşiğine kadar geldiği ‘Türkiye Yüzyılı’nın inşasını başlatmak dışında bir amacımız yoktur. Bunun için, çevresi adeta bir ateş çemberi ile kuşatılmış Türkiye’nin kaybedecek tek bir anının dahi olmadığına inanıyoruz.

Ülkenin kaderini koltuk kavgasından başlarını bir an olsun kaldırıp, bırakın afet bölgesine, etraflarına bile bakmayan vicdan yoksunu bu zihniyetin insafına terk edemeyiz. 3-5 oy daha fazla kapmak için bölücü örgütün siyasi uzantıları dahil tüm marjinal yapılarla iş tutmaktan çekinmeyenlere bu milletin geleceğini emanet edemeyiz. 14 Mayıs’ta, Türkiye’ye dair söyleyecek hiçbir sözleri olmayan bu kifayetsiz muhterisleri hep birlikte sandığa gömeceğiz.”

Anka Haber Ajansı