"Mülakat Mağduru" Öğretmen Adayları Meb Önünde Açıklama Yaptı

"Mülakat Mağduru" Öğretmen Adayları Meb Önünde Açıklama Yaptı

"Mülakat mağduru" öğretmen adayları, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde açıklama yaptı. Grup adına konuşan Tuba Sağır, "Adalet tüm yurttaşlar için ekmek gibi su gibi temel bir ihtiyaçtır. Bin 611 öğretmenin saygınlığını düşürmemek hem de toplumun adaleti olan inancını diri tutmak adına bu mağduriyete bir an önce son verilmesini talep ediyoruz" dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş da, "Aylardır anlatıyorlar, komisyonlarda yaşananları söylüyorlar. Sayın Milli Eğitim Bakanı’nın söylediği, anlattığı

(ANKARA) - "Mülakat mağduru" öğretmen adayları, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde açıklama yaptı. Grup adına konuşan Tuba Sağır, "Adalet tüm yurttaşlar için ekmek gibi su gibi temel bir ihtiyaçtır. Bin 611 öğretmenin saygınlığını düşürmemek hem de toplumun adaleti olan inancını diri tutmak adına bu mağduriyete bir an önce son verilmesini talep ediyoruz" dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş da, "Aylardır anlatıyorlar, komisyonlarda yaşananları söylüyorlar. Sayın Milli Eğitim Bakanı’nın söylediği, anlattığı, hayal ettiği gibi bir mülakat süreci olmadı ve bin 611 öğretmen hak ettikleri halde diğer öğretmenler gibi öğrencileriyle buluşamadı" diye konuştu.

"Mülakat değerlendirmelerinde mağduriyet yaşadıkları gerekçesiyle" Türkiye’nin birçok ilinden Ankara'ya gelerek adalet ve hak arayışını sürdüren öğretmen adaylarının, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önündeki nöbetleri sürüyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ve bazı CHP milletvekillerinin de destek verdiği eylemde öğretmen adayları, "Algı değil hakikat, adaletsiz mülakat" pankartı açıp, "Adalet dediniz kul hakkına girdiniz", "Mülakatçı bakan Yusuf Tekin istifa" sloganı attılar.

Grup adına açıklama yapan öğretmen Tuba Sağır, hak arayışlarını 156 gündür meydanlarda, Mecliste ve MEB önünde sürdürdüklerini ifade etti.

İdarenin verdiği sözleri yerine getirememesi nedeniyle bin 611 öğretmenin "sözde mülakat gibi mülakat uygulaması" sonucunda atama haklarından olduğunu ifade eden Sağır, "Duyurduğumuz usulsüzlükler Bakan Bey’in gözünde hayal ürünü olarak görünmüş olmalı ki bu belgelere nereden ulaştığımızı bilmiyormuş. MEB'in mahkemelere gönderdiği savunma niteliğindeki belgelerde basit bir toplama işlemini yapamayan komisyonlara, sınav rehberliğinde belirtilen usullerin nasıl hiçe sayıldığını, bazı komisyonların bol kepçe puanlar dağıttığını, bazı komisyonların performansı gözardı edip KPSS puanının muadili puanlar dağıttığına şahit olduk." diye konuştu.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in, katıldığı bir programda, mülakat komisyonu üyelerinin kanaat kullanmayacağını, adaya sorulan sorulara ilişkin bir cevap anahtarı oluşturulacağını, komisyonların bu cevap anahtarına göre puanlama yapacağını dile getirdiğini anlatan Sağır, şöyle devam etti:

"Ancak bununla ilgili mahkemelere gönderdikleri belgelerde sadece 10 puanlık bir sorunun cevap anahtarının oluşturulduğu, kalan 90 puanın komisyonların takdir hakkına terk edildiği ortaya çıkmıştır. Yine bir başka açıklamasında kendi döneminden önce yapılan mülakatları eleştirip bu mülakatlarda KPSS puanının aynısının verildigini, "KPSS puanının aynısını vereceksek neden mülakat yapıyoruz" diye bir açıklaması olmuştu. Ancak bakan beyin başında bulunduğu MEB tarafından mahkemelere gönderilen değerlendirme formlarında, komisyonların eski usule göre değerlendirme yaptığı ve sınava giren tüm adaylara KPSS puanının en fazla bir puan üstü, hatta bazı komisyonlarda açık bir şekilde yuvarlama yaptığı ortaya çıkmıştır.

Bu kadar usulsüzlük ortadayken Bakan Bey’in Bursa’da katıldığı bir programda "Eğer bana haksızlık yapıldı diyen aday varsa bize başvursun, biz gereğini yaparız." açıklaması bize bir umut kapısı aralamıştır. Bu yaşanılanlar aslında sözlü sınavlardan önce kontenjan içinde olan öğretmenlerinin nasıl bir hak gaspına maruz kaldığının kanıtıdır. Bu olgu çerçevesinde ne biz ne de Bakan Bey kişisel hırsına yenilmelidir.

"Adalet tüm yurttaşlar için ekmek gibi su gibi temel bir ihtiyaçtır"

156 gündür devam ettiğimiz mücadelemizde ne Bakan Bey’in şahsına ne de bağlı bulunduğu partisine yönelik hakaret içeren tek bir cümlemiz olmamıştır. Bu konunun siyaset üstü tutulması gerektiğini söyleyip bize destek veren muhalefet vekillerinin tavrı bu yöndeyken karar vericilerin artık bu hak kaybını ortadan kaldırması elzemdir. Ülkemizde adaleti öldürürsek üç tarafı denizlerle çevrili olan güzel memleketimizin dört tarafını, fırsatçılara, fesatçılara teslim etmiş oluruz. Adalet tüm yurttaşlar için ekmek gibi su gibi temel bir ihtiyaçtır. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için yargıyı işaret edenlere karşılık yargının, sadece mevzuata bağlı karar vermesi, söz konusu sınavda kayda alınan görüntülerin bilirkişiler tarafından incelenmeden, yapılan itirazların eldeki kanıtlarla incelenmeyip somut deneyimin göz ardı edilmesi vicdanları yaralamaya neden olacak bir başka husustur. Bu minvalde hem bin 611 öğretmenin saygınlığını düşürmemek hem de toplumun adaleti olan inancını diri tutmak adına bu mağduriyete bir an önce son verilmesini talep ediyoruz."

Özçağdaş: "Sayın Milli Eğitim Bakanı’nın söylediği, hayal ettiği gibi bir mülakat süreci olmadı"

CHP'nin Milli Eğitim Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Özçağdaş da şunları söyledi:

"Bir süredir bu mücadeleyi yürüten arkadaşlarımızın açıklamalarında yer almadık. Çünkü istedik ki bu meseleyi iktidar, muhalefetin zorlaması olarak görmesin. İstedik ki iktidar, bu hakkı yenen öğretmenlerin, muhalefet tarafından yönlendirildiğini kamuoyuna aktarmasın. Uzun bir süredir buraya gelmedik. Kendilerine söyledik. Çünkü bu mesele gerçekten de siyaset üstü bir mesele. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidar olduğu gün itibarıyla 68 bin olan atanmayan öğretmen sayısı bir milyona geldi. "Mülakat yapmayacağız" diye oy istedikleri öğretmenlere, daha önce yapmadıklarını da itiraf eder şekilde ‘mülakat gibi mülakat yapacağız’ diyerek sözlerinden vazgeçti. Uyardık, söyledik, "Türkiye çapında farklı komisyonların girdiği mülakatlarda siz siyasi etkide bulunmasanız bile farklılıklar oluşur" dedik. Aylardır anlatıyorlar, komisyonlarda yaşananları söylüyorlar. Sayın Milli Eğitim Bakanı'nın söylediği, anlattığı, hayal ettiği gibi bir mülakat süreci olmadı ve bin 611 öğretmen hak ettikleri halde diğer öğretmenler gibi öğrencileriyle buluşamadı. Buradan Mili Eğitim Bakanı’na, Sayın Cumhurbaşkanı’na, AK Parti ve MHP mensuplarına sesleniyorum; bu mesele bir hak meselesidir."

Özçağdaş, Bakan Tekin'in "Emekli olan öğretmen kadar öğretmen alacağız" dediğini belirterek, şunları kaydetti:

"En son verilen sayı 23 bin 670 emekli öğretmendi ki o günden bugüne öğretmenler emekli olmaya devam ediyorlar, sayıları 30 bini geçti. Sadece 20 bin aldılar. Eğer iktidar partisi, Sayın Bakan bu sözünde bile duracak olsa, bu bin 611 öğretmen bile yeterli değil. Dolayısıyla ilan edin kadroları. Bu bin 611 öğretmen, KPSS’de zaten üst sınırda olduklarından, puanları yüksek olduklarından yarın sabah itibarıyla öğrencileriyle buluşabilirler.

Buradan Sayın Bakan’a sesleniyorum. Sayın Bakan, siyaseten birçok konu konuşulabilir. Yapmış olduğunuz Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli gibi çeşitli vakıflarla, derneklerle, siyasi partilerle protokoller gibi konuları tartışırız. Buradaki hak mücadelesini tartışmaya gerek yok. Burada siyasi bir durum yok. Bu öğretmenlerimizin hakkını verin. CHP olarak Genel Başkanımız Özgür Özel’in önderliğinde mülakat mağduru öğretmenlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz."

Açıklamalar sırasında öğretmen adayları,"Kul hakkı yemeyin hakkımızı verin", "Mülakat gibi mülakat dediler, öğretmen kıyımı yaptılar", "Mülakat puanları tekin değil", "Emeğe saygı, adalete davet", "Müjdeleyin, nefret etmeyin; kolaylaştırın, zorlaştırmayın", "Mülakatı kabul etmiyoruz", "Yusuf Tekin, mülakat mağdurlarını görmezden gelme" yazılı dövizler taşıdı.

Anka Haber Ajansı